Reuters’da yer alan ve Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinin irdelendiği analizde, Avrupa’da sağ popülist hareketlerin güçlenmesinin Türkiye’nin yakın gelecekte AB’ye üyelik umutlarının zayıflamasına yol açtığı öne sürüldü.
‘AB liderleri endişeli’
Nick Tattersall ve Paul Taylor imzalı analize göre AB’ye üyelik süreci, Türkiye’nin en önemli reform çıpalarından biri ve on yıldan uzun süredir devam eden müzakerelere son vermek iki tarafın da çıkarına değil.
İkili ilişkilerin, demokrasi ve temel haklar alanındaki ilerlemeden ziyade, göç, ticaret ve güvenlik gibi çıkarların örtüştüğü alanlarda karşılıklı alışverişe dönüştüğüne işaret edilen analizde, Erdoğan’ın dün gündeme getirdiği olası bir ‘AB üyeliği referandumu’na da değinildi.
Türkiye’nin AB ile imzalanan mülteci geri kabul anlaşması için vaatlerine şimdiye kadar yerine getirdiği anımsatılan analizde, “Ancak Erdoğan’a muhaliflerin üzerindeki baskının artmaya devam etmesi AB liderlerinde endişe yaratıyor. Kürt hareketine yakın muhalif siyasetçilerin terör suçuyla yargılanması için yapılanlar, gazeteci ve akademisyenlerin tutuklanmaları ve yargıda yapılan değişiklikler AB liderlerinde endişe yaratan gelişmeler” dendi.
‘Endişe gerektirecek sebepler var’
Reuters’a açıklamada bulunan üst düzey bir AB kaynağı, yüksek yargıda yapılması öngörülen düzenlemeye işaret ederek, “Türkiye’nin ilerlediği yol hakkında son derece endişeli olunmasını gerektirecek sebepler var” dedi.
Türkiye’nin şu ana kadar vize serbestisinin şartlarından olan ve ‘Erdoğan’ın terörle mücadele yasalarında’ değişiklik yapılması talebini reddettiğine de dikkat çekilen analizde, “Bu vizesiz seyahate onay vermesi gereken ve insan hakları konusunda sesi en gür çıkan AB organı olan Avrupa Parlamentosu’na Türkiye’ye karşı bir tavır aldırtabilir” dendi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay’ın da Reuters’a tavırlarının değişmesinin söz konu olmadığını söylediği belirtildi.
‘Türkiye’nin eli sandığı kadar güçlü değil’
Göçmen sayılarındaki düşüşün Türkiye’nin çabalarından kaynaklanmadığı görüşlerinin de paylaşıldığı analizde, “AB Türkiye anlaşmasından önce Avrupa’da sınır denetimlerinin sıkılaştırılması ve Yunan sınırlarının Avrupa’dan tecrit edilmesi göçmen sayılarının gerilemesine yol açarken, AB’den bir yetkili Türkiye’nin pazarlık masasında sandığı kadar güçlü olmadığına işaret etti. Brüksel’deki danışmanlar ayrıca Ankara’nın Rusya, ABD, Suriye, İran ve İsrail ile ilişkilerinin gergin olduğuna ve bu nedenle AB ile iyi ilişkilere ihtiyaç duyduğuna dikkat çekiyorlar” dendi.
‘Erdoğan değmeyeceğini düşünüyor’
Erdoğan için şu anda iç politikanın daha önemli olduğu savunulan analizde, “Destekçilerinin önünde AB’yi düşmanlaştırmaya alışmış olan hırçın Erdoğan, yetkilerini genişletmek için halk oyuyla anayasayı değiştirmek istiyor. Erdoğan anayasa değişikliği için kendisinden PKK’lılara karşı katı tutum izlediğini görmek isteyen milliyetçilerin desteğine muhtaç durumda, Avrupa’nın taleplerine itaatin değil” ifadeleri kullanıldı.
Analizde yer alan EDAM (Ekonomik ve Dış Politika Araştırma Merkezi) Koordinatörü Sinan Ülgen’in görüşlerine göre ise, Erdoğan vizesiz seyahatin terör konusunda yumuşak gözükmeye değmeyeceği hesabı yapmış olabilir, dahası bu hesaplar ilişkilerde giderek daha fazla rol alacak, Ankara, Brüksel ile ancak açıkça stratejik çıkarı olan alanlarda işbirliği yapacak.