Londra polis gücünün, kendisi hakkında yazılmasını istediği rapordan çıkan sonuç, kurumdaki ayrımcı uygulamaların istisnai ve bireysel olmadığını, kurum kültürüne işlediğini gösterdi.

Bundan tam iki yıl önce, Londra polis teşkilatı Metropolis’te (kısaca Met) memur olan 48 yaşındaki Wayne Couzens, Sarah Everard’az tecavüz edip sonrasında 33 yaşındaki kadını öldürmüştü. Yaşananlar toplumda büyük öfke yaratmıştı.
Olayın ardından Met, toplum refahı konusunda çalışan devlet görevlisi Louise Casey’den bir rapor yazmasını, kurumu değerlendirmesini istedi.
Casey, ‘Metropolitan polisinin çürüyüp çöktüğünü, halkın güvenini yitirdiğini, ırkçılık, kadın düşmanlığı ve homofobinin teşkilatta ‘kurumsallaştığını’ bir yer edindiğini’ yazdı.
The Guardian’ın haberine göre Louise Casey, “Artık Londra halkının, polisin kendilerini koruyup denetlemesine rıza göstereceğini sanmıyorum” dedi.

Polisteki kadınların yüzde 12’si tacize uğramış
363 sayfalık rapor, genellikle üstü kapatılan ya da önemsiz bulunan cinsel suçlar ayrıntılarıyla anlatılıyor. Polis teşkilatındaki kadınları yüzde 12’si iş yerinde cinsel saldırıya uğradığını, üçte birinin cinsiyetçiliğe maruz kaldığını söylüyor.
Halkın yarısının polise güvenmediğini yazan rapor, güven sorununun bununla da sınırlı kalmadığını gösteriyor. ‘Zorbalık kültürü yüzünden alt seviyedeki memurların morallerinin bozuk olduğu ve kendi amirlerine güvenmedikleri’ anlaşılıyor.
Müslüman memura domuz pastırması
Müslüman bir memurun botlarına domuz pastırması doldurulması, bir Sih polisin sakalının kestirilmesi azınlıkları teşkilattan uzaklaştırıyor. Bu da, Londra’nın çeşitliliğini temsil etmeyen ‘beyaz‘ bir yaptığının ortaya çıkmasına neden oluyor.
Met’in başındaki Londra belediye başkanı Sadiq Khan, polisi denetleyecek yeni bir kurula başkanlık edeceğini söylerken Metropolis’in başındaki Mark Rowley raporu incelemek için süre istedi.