GÜLCE NAZ ÖZKAN
Ne ilginç ki Britanya ve Türkiye gibi birbirinden hayli farklı iki ülkenin bugünlerde acı ve ortak bir derdi varı: Kadına şiddet.
Bu bağlamda Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği şu günlerde Britanya da bir kadın cinayeti ve sonrasında olup bitenlerden ötürü çalkalanıyor.
Sarah Everard’ın öldürülmesi Britanya’daki ilk kadın cinayeti değildi elbette… Peki Everard nasıl öldürüldü, cinayet neden birden toplumun, özelilikle kadınların gündeminin başına oturdu, olup bitenler Britanya hakkında bize neler söylüyor? 9 Soruda…
1. Sarah Everard kimdi?
Londra’nın güneyinde yaşayan Sarah Everard, mezun olduğu ilkokulun sosyal medya paylaşımında ‘bir okulun sahip olmak isteyeceği en mükemmel öğrenci’ olarak tarif edilen, arkadaşları tarafından ‘çok sevilen, düşünceli ve cömert biri’ olarak tanımlanan, Durham Üniversitesi Coğrafya Bölümü mezunu, pazarlama yöneticisi olarak çalışan 33 yaşında bir kadındı.
2. Cinayet nasıl işlendi?
Londra polisinin henüz ayrıntılı açıklama yapmamasına rağmen, Everard’nın kaçırılıp öldürüldüğü düşünülüyor.
3 Mart akşamı arkadaşının Londra’nın Clapham semtindeki evinden akşam 9 civarı ayrılan Everard’ın Brixton semtindeki evine doğru yola çıktığı biliniyor. Bu yürüyüş sırasında erkek arkadaşıyla yaptığı 15 dakikalık konuşma sonrasında bir daha kendisinden haber alınamıyor.
9 Mart’ta, bir polis memurunun, Everard’ın ortadan kaybolmasıyla ilgili olarak Londra’nın güneydoğusundaki Kent’te tutuklandığı duyuruldu. 10 Mart’ta diş tedavisi kayıtları aracılığıyla Everard’a ait olduğu tespit edilen cesedin kalıntıları, polis memurinin tutuklandığı adrese yakın ormanlık bir alanda bulundu. Everard’ın, bu alanda, kendisini kaçıran kişinin elinde öldüğü düşünülüyor. Kesin ölüm nedeni hala belirlenemedi, daha doğrusu resmen doğrulanmadı, ancak katil zanlısı tutuklandı ve gözaltında tutuluyor.
3. Katil zanlısı kim ve bunun önemi ne?
Everard’ın katil zanlısı yüksek rütbeli bir polis memuru Wayne Couzens. 48 yaşındaki İki çocuk babası Couzens 2018’de Londra Polis Kuvvetleri’ne (Metropolitan Police) katılmış. 2020’nin başlarında Londra’daki büyükelçilikleri ve parlamentoyu korumaktan sorumlu silahlı birime tayin edilmiş.
Katil zanlısı, halkı şiddetten korumakla yükümlü bir polis çıkınca cinayet farklı bir boyuta taşınıp ülkede gündeminin bir numaralı maddesi haline geldi. Cinayetin ardından, özellikle kadınların sosyal medya paylaşımları ‘Polise güvenemezsek kime güvenebiliriz’, ‘Kadınlar ne zaman güvende olacak’ ve ‘Polis bizi korumaz’ temalarını sıklıkla kullandı. Cinayetin nasıl gerçekleştiği henüz tam olarak bilinmese de katil zanlısının polis statüsünü ve kimlik bilgilerini kurbanın kendisine güvenmesini sağlamanın bir yolu olarak kullanıp kullanmadığı en çok sorgulanan konulardan biri.
4. Cinayetten sonraki günlerde neler yaşandı?
Polisin, Everard’ın ölüm haberinin ardından 13 Mart’ta Clapham Common’da (maktulün en son görüldüğü yer) düzenlenen barışçıl anma gecesine Covid-19 önlemlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle katılanlara orantısız müdahelesi ortalığı ayağa kaldırdı.
Hemen ardından İngiliz hükümetinin polise ilave yetki ve protesto kurallarının ihlali durumunda sert cezalar öngören yeni yasa tasarısı durumu iyice çığrından çıkardı.
Sonraki günlerde Londra Westminster Köprüsü’nde bu yasaya ve genel olarak polis gücüne karşı yeni gösteriler düzenlendi. Clapham’daki anma gecesine polisin orantısız müdahalesinin üç ana siyasi partinin liderleri tarafından kınanması polis uzerindeki baskı yarattı. Hatta Londra Emniyet Müdürü Cressida Dick’in istifa etmesi istendi. Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan’ın anma gecesi ve polisin müdahalesi hakkında ‘bağımsız bir soruşturma’ istemesi dikkat çekti.
5. Kadınlar neleri dile getiriyor?
Everard’ın ölümü, ülkede son yıllarda bir cinayete karşı gösterilen en geniş protesto dalgasına yol açtı. Toplumun her kesiminden insanlar, özellikle kadınlar, hunharca işlenmiş bu cinayete duyduğu dehşeti dile getirdi.
Cinayet, kadınların kendi taciz deneyimlerini, daha önce görülmemiş şekilde paylaşmaya sevk etti. Sosyal medya paylaşımlarında kadınlar Everard’ın can güvenliği için tüm ‘doğru önlemleri’ aldığına da dikkat çekti. Yürüyüş sırasında sevgilisiyle iletişime geçtiği, parlak renkli giysiler giydiği, gerekirse hızlı yürümek veya koşmak için rahat spor ayakkabılar giydiği ama tüm bunların yine de onu güvende tutmak için yeterli olmadığı vurgulandı.
Sosyal medya kullanıcıları genç kadınların yüzde 97’sinin cinsel tacize uğraması gibi Britanya’daki cinsel şiddete ilişkin istatistikleri de yaygın olarak paylaşmaya başladı. Ülkenin dört bir yanındaki kadınlar, bir gece dışarıdan eve güvenle döneceğinden emin olamadığı için öfke ve üzüntülerini dile getirdi. Erkeklerin, kadınların sokaklarda kendilerini güvende hissedebilmesi için nasıl bir rol oynayabileceği tartışılmaya başladı. Erkeklerin sessiz kalmaması ve diğer erkeklerin davranışlarını etkilemek ve kadına karşı şiddeti önlemek için aktif olarak çaba sarf etmesi gerektiği ifade edildi.
6. Cinayeti neden bu kadar geniş yankı uyandırdı?
Everard’ın, milyonlarca kadının her gün yaptığı gibi, evine yürürken ve hiç tanımadığı biri tarafından katledilmesi ülkeyi sarstı. Çünkü kadın cinayetlerinin çoğu bir eş, sevgili veya kurbanın tanıdığı biri tarafından gerçekleştiriliyor. Bildiğimiz kadarıyla cinayet rastgele bir kaçırılma sonucu işlendi. Bu da ‘Hepimiz Sarah Everard olabilirdik’ hissi yarattı.
Katil zanlısının yüksek rütbeli bir polis memuru olması da teşkilatın kendi mensuplarını koruduğu yönünde suçlamalara yol açtı.
7. Kadınları daha iyi korumak için neler yapılacak?
Everard’ın ölümü ve ardından gelen protestoları izleyen günlerde hükümet, ülkede kadınların güvenliğini artıracak olası önlemleri tartışmak için üst düzey bir toplantı düzenledi. Bundan sonra kulüp ve barlarda sivil polis memurlarının bulundurulacağı, bu toplantıda alınan en önemli kararlardan biri olarak açıklandı.
Fakat pek çok kadın bu önlemin sorunu çözmeyeceğini ve polise hala güvenemeyeceğini ifade etti. Kadının nesneleştirilmesi, ataerkil toplum, kurban suçlama ve tecavüz kültürü gibi daha geniş toplumsal meseleler temel sorunlar olarak işaret edildi.
8. Olup bitenler Britanya hakkında bize ne söylüyor?
Everard’ın kaçırılıp öldürülmesi Britanya’da kadınların güvenliğiyle ilgili, dışarıdan algılananın aksine, hala aşılması gereken ciddi sorunlar bulunduğunu gösterdi. Kadınlar için eşitlik ve güvenlik mücadelesinin tamamlanmadığını ve bu mücadelede herkese bir görev düştüğünü ortaya koydu. Ayrıca cinayet, Britanya toplumunda polisin rolüne ve muhafazakar hükümetin protesto hakkı ve ifade özgürlüğüyle ilgili yaklaşımına ışık tuttu.
9. Cinayet Türkiye’deki kadınlar için neden önemli?
Türkiye’nin cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet her zamankinden daha acil bir konu.
Hem Türkiye’de, hem Britanya’da kadınlar kendilerini güvende hissetmediğini, polisin bu konuda görevini yerine getirmediğini, kadına yönelik şiddetin faillerinin yargılanmadığını belirtiyor ve ortak duygularını ‘Sokaklar bizim’, ‘Bunlar bizim sokaklarımız’ (These are our streets) şeklinde ifade ediyor. Geçen yaz Türkiye’de başlayan, dünya çapında milyonlarca kişi tarafından benimsenen, cinsiyete dayalı şiddete karşı siyah-beyaz fotoğraf inisiyatifi ve İstanbul Sözleşmesi’nin önemi Britanya’daki kadın hakları savunucularının da dikkatini çekmişti.
Aslında dünyanın dört bir yanındaki kadınlar aile içi şiddet konusunda, özellikle Covid-19 salgınının başlangıcından bu yana aynı sorunlarla karşı karşıya. Bu nedenle kadınların, sınırları aşan ortak sorunları ve ortak hedefleri her zamankinden daha fazla önem taşıyor.