LEVENT GÜLTEKİN
acikcenk@gmail.com / @acikcenk
Daha önce de yazdım: Bu devleti yönetenlerin vicdanı da yok merhameti de. Onlar için kutsal olan tek şey, iktidarlarını korumak.
Devleti yönetenler kendi iktidarlarını sürdürmek için her dönem toplumun bir kesimini düşman belledi. O kesim üzerinde baskılar kurdu. İnsan gibi yaşamlarına olanak bırakmadı. Sakıncalı gördüğü insanları terörize etmek, onlara yaptığı baskıyı meşrulaştırmak için gerekçeler yaratmaktan da çekinmedi.
Aracı yine sensin ey PKK
Şimdi benzer bir süreçten geçiyoruz. HDP’nin barajı geçmesiyle, günümüz devlet sahipleri bölge halkına bir bedel ödetmek, hayatlarını zehir etmek, verdikleri oylardan dolayı pişman etmek için her yolu deniyor.
Burada aracı yine sensin ey PKK.
Niçin devleti Kürtlerin üzerine kışkırtıyorsun? Niçin şehirleri silah deposuna çevirip adeta devlete ‘Gel gel’ diyerek insanların canını, malını devletin hedefi yapıyorsun?
Manasız, şımarık, izansız bir tavırla özerklik ilanında bulunuyorsun. Diyarbakır’ın küçük bir ilçesi Sur’da, hangi akla hizmet özerlik ilan ediyorsun? Hakkari’nin küçük bir ilçesi Yüksekova’da, ne demeye özerklik ilan ediyorsun?
Demokrasi, özgürlük, ekonomik refah, uzlaşma… olmadan özerlik olmayacağını bilmeyecek kadar akıldan yoksun musun?
Silahla, ölerek öldürerek devleti dize getirip özerklik alacağını sanıyorsun. Böyle çocukça hamlelerde bulunarak, bu işlerde aracı olarak kullanılıyor, masum insanları namluların önüne atmaktan başka bir şey yapmıyorsun. İnsanların canı ve malı üzerinde oyun oynuyorsun.
Hem genel seçimlere girip hem de Sur’da, Yüksekova’da, Cizre’de özerlik talebinde bulunmak… akıl alır bir şey mi?
Sizin yüzünüzden devlete söyleyecek tek bir söz bulamıyoruz
Eğer derdiniz ülkeyi bölmekse, bize niçin demokrasi ve özgürlük numarası çekiyorsunuz? Yok derdiniz bölmek değilse niçin bunca vahşeti işliyorsunuz?
Demokratik hak kazanımı için insan öldürmek, cinayet işlemek, hiçbir suçu olmayan gariban askere, polise tuzak kurmak… Hakikaten nereye varmak istiyorsunuz?
Diyelim ki Sur’da özerklik aldınız. Bütün bir ülkeden ayrı olarak sadece orayı nasıl yöneteceksiniz? Ne olacak? Nasıl uygulanacak?
Nedir esas derdiniz?
Aklı başında herkes “Böyle özerlik talebi mi olur? Bu sadece insanlarımızın göz altına alınmasına, öldürülmesine, evlerinin yok edilmesine neden olur” diye size itiraz etmesine rağmen kimseyi dinlemeyip baskıyla karar çıkartıyorsunuz.
Siz evleri, sokakları, şehirleri silah deposuna çevirdiğiniz için, devlet oraları abluka altına alıp günlerce sokağa çıkma yasağı uyguluyor. İnsanların hayatını cehenneme çeviriyor.
Bu ablukada çocuklar, gençler, kadınlar ölüyor. Şehirler harap ediliyor.
Ve biz, sizin yüzünüzden devlete söyleyecek tek bir söz bulamıyoruz.
Bu nasıl bir insanlıktır?
Bu ülkeyi yönetenlere “Cizre’de niçin insanların hayatını cehenneme çevirdiniz? Niçin ölen çocuğun defnedilmesine bile müsaade etmiyorsunuz? Niçin bu insanlara zulüm ediyorsunuz?” diye haykırdığımızda bize “Ne yapalım PKK’nın evleri, sokakları silah deposuna çevirmesine, yol kesmesine, şehirleri teslim almasına göz mü yumalım?” diyorlar.
Bu kötülüğü, bu yoksul ve çaresiz insanlara niçin yapıyorsunuz?
Bir taraftan siz öldürüyorsunuz, diğer taraftan iktidar hırsıyla yanıp tutuşan ülke yöneticileri. Sizin öldürdüğünüz siviller de Kürt, devlet güçlerinin öldürdükleri de.
Sanki Kürtleri öldürme hakkını almışsınız gibi, devletin öldürdüğü sivilleri dilinize dolayıp sizin öldürdüğünüz sivillerin görmezden gelinmesini istiyorsunuz! Diğer taraftan hiçbir suçu, günahı olmayan askerleri, polisleri öldürüyorsunuz.
Bu nasıl bir insanlıktır?
Hadi diyelim insanları hâlâ etnik kökene göre ayırıyorsunuz; insan olması sizin için yeterli değil, Kürt olması çok önemli diyelim. Peki öldürdüğünüz askerlerin, polislerin de en az yarısı Kürt değil mi? ‘Kendi halkınız’ı öldürerek devletin canını yakacağınızı mı sanıyorsunuz? Bu ülkenin evlatlarının canına kıyarak devletin merhamete geleceğini mi düşünüyorsunuz?
Nedir Kürtlerden istediğiniz?
Ülkeyi yönetenler ‘baba parasıyla hovardalık yapan sorumsuz genç’ havasındalar. Ölen çocuklar onların çocuğu değil. İktidarlarının sermayesi, kendi canları değil. Şehitlik safsatasıyla bu ülkenin çocuklarını sizin vahşi tuzaklarınıza, insanlık dışı savaşınıza kurban vermekten zerre kadar acı duymuyorlar.
Peki siz nasıl oluyor da ‘kendi çocuklarınız’ı ne olduğu belli olmayan bir amaç uğruna gözünüzü kırpmadan feda ediyorsunuz?
Kürtleri öldürme, öldürtme hakkını nereden aldınız? Kürtlerin hayatını cehenneme çevirme hakkını kimden aldınız? Kürtlerin malını, canını harcama yetkisini kimden aldınız?
Böyle bir hakkınız varmış gibi hareket ediyorsunuz.
Bu insanların evlerini, arabalarını, araçlarını yok etme, ettirme hakkını size kim verdi? Böyle yaparak nereye varacaksınız? Nereye varmak istiyorsunuz? Nedir esas derdiniz?
Bütün ülke ayaklansa, Kürtlere zulüm etse, canlarını alsa, evlerini, iş yerlerini yağmalasa buna zil takıp oynayacak gibi bir havanız var. Nedir Kürtlerden istediğiniz?
Gelişen dünyada etnik kökenler, sınırlar önemini yitirirken ‘kendi halkınız’ı yeniden Ortaçağ karanlığına çekmeye çabalamanız da hakikaten akıl alır gibi değil.
Öcalan mı iktidarla anlaştı siz mi?
Diğer taraftan Abdullah Öcalan sizin için çok önemli bir lider değil miydi? Niçin aylardır ‘önderiniz’ ne düşünüyor, meseleye nasıl bakıyor hiç umursamıyorsunuz? Büyük bir savaş başlatıyorsunuz, fakat Öcalan’ın bu konuda fikrini almaya ihtiyaç duymuyorsunuz.
30 yıllık bir hareket bu kadar büyük bir savaşı liderin onayı, görüşü olmadan nasıl başlatır. Hakikaten Öcalan tüm bu olup bitene ne diyor? Böyle bir dönemde Öcalan’ın görüşüne niçin ihtiyaç durmuyorsunuz?
İktidarın Öcalan’ı el üstünde tutan, onu koruyup kollayan açıklamaları var. Bu ne anlama geliyor?
Kürtlerin hayatını cehenneme çevirme konusunda sanki iktidarla bir anlaşma var. Öcalan mı iktidarla anlaştı siz mi iktidarla anlaştınız?
Ortada izaha muhtaç onlarca soru var.
Tarihin çöplüğüne gönderileceksiniz
Bütün bir ülke, bütün bir toplum sizin anlamsız, insanlıktan yoksun savaşınız ile ülkeyi yönetenlerin iktidar hırsı arasında sıkıştı kaldı.
Birinizin kirli olması, diğerini temiz yapmıyor. Birinizin hesabı, diğerinizin hesabını örtmüyor. İkiniz de iktidar uğruna kendi halkının hayatını, kendi çocukların canını feda etmekten çekinmeyen; insanlığını, vicdanını, aklını kaybetmiş varlıklarsınız.
Bugün bu ülkeyi yönetenler ne kadar İslamcıysa, dertleri ne kadar Müslümanlıksa; siz de o kadar Kürt’sünüz, derdiniz de o kadar Kürt halkı.
Barış, dostluk, özgürlük, huzur isteyenler eninde sonunda galip gelecek. Hem siz hem de iktidar için bu ülkenin çocuklarını feda eden devlet yöneticileri elinizdeki kanla tarihin çöplüğüne gönderileceksiniz.