ANIL CAN TUNCER
@tunceranil
aniltuncer@diken.com.tr
Türkiye 14 Mayıs’ta tarihinin en önemli seçimlerinden birine giderken kadınlar milletvekili listelerinde kendilerine yeterince yer bulamadı. Cumhur ve millet ittifaklarının ‘seçilebilir’ yerden gösterdiği kadın adayların sayısı yalnızca 82. Yeşil Sol Parti ve TİP’te kadın aday oranı daha yüksek.
2018’de seçime girip grup kurmaya hak kazanan beş partinin 3 bin milletvekili adayından 702’si kadınlardan (yüzde 23,4) oluşmuştu. Bu oran AKP’de yüzde 21, CHP’de yüzde 22,8, İYİ Parti’de yüzde 25, HDP’de yüzde 36,7, MHP’de yüzde 11,5’ti. O dönemde kadın adayların sadece 49’u birinci sıradan aday gösterildi.
Seçimin ardından Meclis’e giren 600 milletvekilinin 103’ünü kadınlar, 497’sini erkekler oluşturmuştu.
Böylelikle Türkiye, yüzde 17,1 kadın temsil oranıyla dünyada 188 ülke arasında 129’uncu sırada yer almıştı. Bu dönemde diğer partilerden farklı bir şekilde oran olarak en çok kadın milletvekiline sahip olan partiyse yüzde 39’la HDP’ydi.
Bu tablo yeni dönemde de değişmeyecek gibi görünüyor.
14 Mayıs seçimleri için AKP’nin 600 adayının 113’ü kadın. İttifak ortağı MHP’deyse bu sayı 90’da kaldı. Yine cumhur ittifakının yeni üyesi Refah Partisi’nin 600 adayının yalnızca 45’i kadın. Refah Partisi, 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Dair Kanun’da değişiklik talebini ittifaka katılımının şartı olarak sunmuştu.
Muhalefet cephesinde CHP’nin 582 adayını 156’sı (yüzde 26,80) kadın. Dokuz ilde aday göstermeyen İYİ Parti’ninse 536 adayının 139’u kadın. Yani oran yüzde 25,9 seviyesinde.
YSP ve TİP farkı
HDP’nin de dahil olduğu emek ve özgürlük ittifakının çatı partisi Yeşil Sol Parti’deyse şu ana bildirilen 490 adayın 193’ünü kadınlar oluşturuyor. Diken’e konuşan parti yetkilileri, listenin ek işlemler nedeniyle netleşmediğini ancak kadın vekil sayısının geçmiş döneme göre daha çok olacağını bildiriyor. Ayrıca partide yüzde 50 kadın temsil kotası da var.
Aynı ittifaktan Türkiye İşçi Partisi (TİP) de 398 aday içerisinde 161 kadını vekil adayı gösterdi.
AKP dört, CHP 11, İYİ Parti altı, Yeşil Sol Parti 32, TİP 20 kadını birinci sıradan aday gösterdi.
Yani adaylık listesinde kadın oranları şöyle oldu:
- AKP: Yüzde 18,83
- MHP: Yüzde 14
- CHP: Yüzde 26,80
- İYİ Parti: Yüzde 25,9
- YSP: Yüzde 39,38 (Değişebilir)
- TİP: Yüzde 40,45
24 Haziran seçimleri göz önüne alındığında AKP’nin ‘seçilecek’ yerlerden gösterdiği kadın aday sayısı 51. CHP’deyse bu yerlerden 25 kadın aday gösterildi. İYİ Parti ve MHP’de bu sayı yalnızca üç.
Binnaz Toprak: Nüfusun yüzde 50’si karar mekanizmalarından dışlanıyor
Bu eşitsiz temsile karşı kadınlar senelerdir mücadele ediyor. Ben Seçerim Derneği de bu mücadelede yer alan kadın kurumlarından.
Kadınların ulusal siyasette daha fazla yer almasına çabalayan dernek, 14 Mayıs için partilere 20 kadın aday önerse de bunların yalnızca beşi ‘seçilecek’ yerlere yazıldı.
Derneğin kurucularından Prof. Dr. Binnaz Toprak, milletvekili aday listelerinde oluşan eşitsizlikle nüfusun yüzde 50’sinin karar mekanizmalarından dışlandığına dikkat çekti: ”Nüfusun yüzde 50’sinin karar mekanizmalarından dışlanıyor olması eleştirilmesi gereken bir durum. Son senelerde kadınların haklarında gerileme yaşandı.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı. İktidar ve ortakları 6284 sayılı kadına karşı şiddetin önlenmesi kanununa da göz dikmiş durumda. 14 Mayıs için aylardır ‘demokrasiyle otoriterlik arasında’ bir seçim deniliyor. Yani bir anlamda rejim referandumu niteliğindeki seçimlere gidiyoruz. Bu anlamda bu gidişattan en çok etkilenen ve etkilenecek kadınlara, aday listelerinde daha çok yer verilmesini bekliyorduk. Kadınlarla ilgili olumlu vaatleri olan millet ittifakı açısından da beklentimiz buydu.
‘Sokaklarda olan kadınlardı’
Kadın gücü küçümsenecek bir güç değil. Türkiye’de en güçlü örgütler kadın örgütleri. Polis baskısına rağmen kadınlar özellikle şiddete karşı sokaklara çıktılar. Eğer farklı bir iktidar ve sistem gelecekse bunun içerisinde kadınların konumunun muhakkak değişmesi gerekiyor. Bu böyle gidemez.”
Toprak, Türkiye’nin son yıllarda kadın temsiliyetiyle ilgili uluslararası endekslerde geriye gittiğine dikkat çekti: “Yıllardır Türkiye, uluslararası endekslerde çok gerilerde. Gelişmiş düzeyi bizden daha az ülkelerden daha gerilerdeyiz. Ezici çoğunluğu Müslüman olan bazı ülkelerden bile geriye düştüğümüz oluyor. Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkını 1934’de kazandı. Örneğin İsviçre’de bu hak 1971’de tanındı. Ancak şu an geldiğimiz noktada çok geriye gittik.
‘Kadın katılımının yoğun olduğu parlamentolar daha ileri kararlar alabiliyor’
Kadınların daha fazla temsil edildiği parlamentolar birçok konuda daha ileri kararlar alabiliyor. Bu durum Avrupa Birliği’nin yaptığı çalışmalarda da kanıtlandı. Örneğin kadınlar çevre konusunda daha duyarlı ve bu konuyla ilgili sistematik olarak daha fazla oy veriyorlar. İklim değişikliğini daha fazla hissettiğimiz dönemde bu çok önemli. Haklar bağlamında da bu aynı. Kadınların bu katılımı iktisadi anlamda da aynı etkiyi yaratıyor.”
Gülseren Onanç: Kadına yer açmayan bir siyasi görüş, bize vaat ettiği baharı zor getirir
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği kurucusu Gülseren Onanç, partilerin belli ezber söylemler dışında kadınların eşit temsiliyle ilgili politikası bulunmadığını belirterek, aday listelerine şaşırmadığını söyledi: ”Bu durumun buraya geleceği belliydi. Siyaset erkek egemen bir alan. İttifaklar da erkek ittifakı şeklinde gelişince bu durumun böyle olacağını tahmin etmeye başlamıştım. Millet ittifakının söylemlerinde içselleşmiş bir eşitlik dili görmüyorduk.
Siyasi partiler tamamen erkek egemen oyun alanları. Burada bir kadının kendine yer açması çok zor. Yöneticilerin kararlı bir şekilde yaklaşması ve bunu politik süreç olarak örmesi gerekiyordu. Böyle gelişmediği için de sonuç şaşırtıcı değil. Genelde söylemde kalan İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönüş ve 6284 sayılı kanunun savunulması öndeydi. ‘Siyasette kadınlar daha fazla temsil edilecek, iktidar içinde kadının mutlaka eşit sesi olacak’ gibi şeyler duymadık.
Duymadığımız bir şeyi de listede görmemiş olduk. Kadına yer açmayan, eşit temsile yer açmayan bir siyasi görüşün bize vaat ettiği baharları zor getireceğini düşünüyorum. Eğer bu sağlanmazsa, Kadın-erkek eşitliği sağlanmazsa gerçek eşitliğe ulaşmamız söz konusu olamaz.”
‘Muhalefeti sokakta kadınlar örmüştü’
Senelerdir sokaklarda baskıya ve hak ihlallerine karşı direnenlerin kadınlar olduğuna dikkat çeken Onanç, bunun gerektiği şekilde parlamentoya yansımadığı düşüncesinde: ”Sivil muhalefet sokakta en güçlü şekilde, direnen haklarını için vazgeçmeyen alanını kadınlar örmüştü. Ama bu nedense siyasete yansımadı. ‘Kadınlar çok güçlü, isterse yapar’ laflarını duyuyoruz ama iş o koltukları bir kadınla paylaşmaya gelince erkekler kadınlara yer açmamak için işbirliği yapıyorlar.
Ayrıca biyolojik kimliğiyle kadın varlığından öte de bir şey talep ediyoruz. Biz aynı zamanda şu anda var olan bütün bu kazanımların farkında olan, eşitlik talep eden, bunu birey eşitliği üzerinden talep eden, eşitlikçiliği savunan, bunu parti çatısı içinde bile olsa önceliğini buna veren temsilcileri de önemli buluyoruz.
Başkanın iki dudağı arsında seçilmiş ve onun her dediğine parmak kaldıran kadınları istemiyoruz. Bizim temsilci görmek istediğimiz sivil muhalefeti senelerdir sokaklarda ören ve bedeller ödeyen kadınlar. kadın hareketinden gelen 15-16 aday vardı. Ama ancak bir tanesi seçilecek yerden aday gösterildi. Diğerleri aday bile yapılmadı.”
Onanç, TİP ve Yeşil Sol Parti’deyse kadın aday temsilinin gözetildiğini de not düştü: “YSP zaten eş başkanlık sistemine sahip, eşit temsili savunan bir yapı. Onlar hakkında sadece iyi ki varlar diyebilirim.”
SES Derneği’nin muhalefete çağrısı: Kadın ve eşitlik bakanlığı kurulsun
Onanç, eşit temsil için çalışan SES Derneği’nin taleplerini de şöyle anlattı: “15 Mayıs’ta bu rejimin sonlanacağını umut ediyoruz. Yeni iktidardan da beklentilerimiz büyük. Geçtiğimiz hafta ilan ettik. Kadın ve eşitlik bakanlığı kurulmasını talep ediyoruz. İkinci olarak kadın sivil toplum örgütlerinin bütün karar alma ve politika üretme süreçlerine aktif olarak katılmasını istiyoruz. Bahar ancak eşit temsille, kadının erkeğin karar mekanizmalarında var olmasıyla gelebilir.”