
SELİM BAŞARIR
iletisim@selimbasarir.org
Kısıtlamalar ve birçok zor ve üzücü süreçler yaşatan CoViD-19 pandemisi, hem öğretmenleri hem de öğrencileri yaşadıkları deneyimlerin her çeşit yükü ile yeni bir öğretim yılının başlangıcına getirdi.
Öğretmen ve öğrenciler arasındaki eğitim ve öğretim bağı hasar aldı, ikame yöntemler (uzaktan öğretim) kısmen yararlı olabildi, bir kurum olarak okulun birçok katkısından mahrum kalındı.
Düzenli eğitime geçişi kolaylaştırmak için neler yapılabilir?
1. Tek tip çözüm, öneri ya da yöntem bulunmamaktadır.
Aynı sınıftaki farklı öğrenciler, pandemiye bağlı hastalık, kayıp süreçleri ve kısıtlamaları konusunda çok farklı deneyimler; bazen çoktan unuttukları nispeten kolay süreçler, bazen de trajik olaylar yaşamış olarak geleceklerdir, bunların miktarını ya da oranını öngöremeyiz..
Her birinin bu deneyimlerle başa çıkma konusunda değişen düzeylerde becerileri ve esneklikleri elbette vardır. Öğrencilerin neler yaşayabileceği, bunlarla nasıl başa çıkacakları ve hangi desteğe ihtiyaç duydukları konularında öğretmenler, sağduyularına ve tüm bilgi ve tecrübelerine güvenerek hareket edeceklerdir.
Öğretmenler de kendi bireysel ve mesleki sorunlarını en kolay, iyi anlaştıkları meslektaşları ile düzenli bilgi alış verişi içinde kalarak aşabilirler. Gerekirse psikolojik destek talep edebilirler.
Yine de unutmayalım ki, iki hafta sonra eğitim başladığında, doğal ve rahat bir ortama hâlâ hiç kimse kavuşmuş olmayacaktır. Çünkü ‘virüs ile savaş‘ henüz sonlanmamıştır ve ‘yeni normal‘ tarzı fantastik tanımlamalar ile durumu hafife almak da toplumun moralini bozmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.
2. Öğrencilerin farklı duygusal tepkileri olacağını bilmek gerekir.
Öğrencilerin bu süre içinde deneyimlemiş/hissetmiş olabileceği birçok ve her anlamda kayıp türü olduğu göz önüne alındığında, farklı türde duygusal tepkiler görülür.
Bir başka deyişle sınıflarda ‘yas tutma sürecinde’ olan öğrenciler de bulunacaktır.
Bir kısmı için ise, ‘çok uzamış bir yaz tatilinin sonunda‘ yeniden okula dönmek dışında bir anlam ifade etmeyecektir.
3. Öğrencilerin davranışlarını dikkatli gözlemlemek erken teşhisi sağlar.
Bir öğrencide daha önce görülmemiş olan ve birkaç günden daha uzun süren çökkünlük, kaygı, korku, yalnız kalma, takıntılı davranma, derse odaklanma zorluğu, uyuklamak, kolayca ağlamak, kolayca öfkelenmek, kendisine zarar vermeye yönelik her tür tavır ve eylem gibi belirtiler, psikolojik desteğin en kısa sürede sağlanması için devreye girilmesi gerektiğini gösterir.
4. Öğretim sürecini aceleyle başlatmamak önemlidir.
Öğrenciler, daha önce öğrendikleri hızda öğrenemeyeceklerini hissedip, sıkılabilir, kızabilir ve yıkıcı davranışlar gösterebilirler. Odaklanma sorunları bilhassa yas veya psikotravma süreci yaşayan çocuklar ve gençlerde daha yaygın görülür.
Öğrenmeye hazır olmaları için, adım adım planlı bir öğretim artışı onlara faydalı olur. Ancak bazı öğrencilerin, özellikle de lise ve üniversite giriş sınavı yıllarına girenlerin, yeniden öğrenmeye başlamak ve kaybedilen zamanı telafi etmek için endişe duymaları da olağandır, planlı gidişat onların da güvenini arttırır.
5. İnsani bağlar konusu.
Gençler pandemi kısıtlamaları sırasında alınan önlemlerin bir sonucu olarak, örneğin ebeveynlerden veya büyükanne ve büyükbabalardan ayrılma gibi çeşitli bağlılık bozulmaları deneyimlemiş olabilirler.
Bağımlılık değil ama bağlılık, her insan ruhu için bir ihtiyaçtır.
Öğrencilerin hayatlarındaki yakın arkadaşları ve akranlarıyla bağlanma ilişkileri de gerilip, bozulmuş olabilir. Bu durumda, sınıfta bir araya gelen gençlerin, arkadaşları ile bağları üzerinden psikotravmalarını tamire bir miktar zaman ayırmak isteyecek olmaları doğaldır.
6. Gençlerin kendilerini ifade imkanı.
Sohbet grubu tarzında ifade imkanları, ruhsal rahatlama sağlar.
Bire bir ya da grup sohbetlerinde bazen çocuklar ve gençler bir konu hakkında konuşmaya başlar, sonra bir süre susabilir, ancak daha sonra tekrar devam ederler, sabırlı olunmalıdır.
7. İletişim-Bağ-Birliktelik-Aidiyet-Güven.
Böyle zor dönemlerde simgeler, aidiyet vurgulamaları, dayanışma hissettiren olumlu paylaşımlar, sınıfça ya da okulca -sıhhi kısıtlamalara uygun- icra edilen ortak etkinlikler, hem öğrencilerin hem de tüm okul çalışanlarının morali üzerinde olumlu etki yapar. Aidiyet duygusu ve temel güveni arttırır.
Son söz; Bu nesil ‘kayıp nesil‘ değil, ‘pandemiye kafa tutmuş nesil‘dir…