Memleketin sağı Anayasa Mahkemesi’ni de yargı denetimini de sevmez. Celal Bayar’dan bu yana hem de. Bakkal hesabına dayalı bir çoğunluk toplamını demokrasi zanneden iki yüzyıl öncesinden kalan bir anlayıştır bu ve bizde pek revaçtadır. Hem kahraman milli irade, yargı vesayetine karşı müsameresini oynar hem de milli iradenin kafasına yüzde on balyozuyla vurulmasını yine milli iradeyle savunur.
Milli iradecilik değil basit bir popülizm yapıldığı anlaşılmasın diye popülizmde vites artırılır. Anti-entelektüalizmin ipine sımsıkı sarılınır. “Okudun da adam mı oldun” seviyesinde bir böbürlenmeyle Kuran’dan çarpıtılarak alınmış sözlerle insanlar “eşek” ilan edilir. Eninde sonunda kendi okumuş arkadaşları için bile “Çok okuyan, kütüphaneleri olan, okurken hep 10 alan arkadaşlar, şimdi sefilleri oynuyor” demiş biri Erdoğan. Biri keşke o arkadaşlarla röportaj yapsa.
Buna karşı çıkanı nasıl olsa vesayetçi, monşer, elitist, halktan kopuk diye damgalamak kolaydır. Yargı alerjisi ve entelektüel karşıtlığı totaliter rejimlerin ortak özelliğidir. Bir de Amerikan muhafazakârlarının. Şu anda bile danışmanlarının internette harıl harıl “juristocracy” makaleleri aradığına eminim.