• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Diken sordu, uzmanlar yanıtladı: AKP 'çözüm süreci'nde kararlıysa seçim barajında bu ısrar niye?

02/12/2014 21:42

 

Türkiye bir kez daha yüzde 10’luk seçim barajını tartışıyor. Genel seçimlere yedi ay kala gündeme gelen meselenin, Kürt sorununa son verip barış getirme iddiasındaki hükümet tarafından pek de hoş karşılanmaması dikkat çekiyor.

Tartışma Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın seçim barajını hak ihlali kapsamında yapılan bireysel başvuru sonucunda değerlendirmeye aldıklarını söylemesiyle alevlenmiişti.


Erdoğan ve Davutoğlu ne dedi?

Türkiye’de önemli demokrasi eksikliklerinden biri olarak yüksek baraj oranının düşürülmesi tartışmasına ilk tepki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan, barajı üstü kapalı bir şekilde ele alıp, Anayasa Mahkemesi’ni ‘siyasetin alanına girmek’le hayli sert eleştirdi: “Egemenlik, bürokrasinin değildir, yargının değildir, Anayasa Mahkemesi’nin de değildir. Hiç kimse hiçbir kurumu kendisini milletin, Meclis’in üzerinde, özellikle de siyaset kurumunun üzerinde görmemelidir. Darbe ürünü kurumlar çıkıp da siyasete hiza vermeye kalkamaz.”

Başbakan Ahmet Davutoğlu da, Kılıç’ın çıkışını Türkiye’de istikrarsızlık yaratma hamlesi olarak yorumladı: “Bu barajı AK Parti getirmedi. 15 ayda seçime girdik ve eşit şartlarda lider olduk. Biz baraj falan tanımayız. Biz milleti tanırız.”

Peki HDP’nin seçimlere parti olarak girmesine de engel oluşturan baraja yönelik bu tavır, Erdoğan ve hükümetin çözüm kararlılığıyla çelişmiyor mu?

Diken, bu soruyu köşe yazarı Cengiz Çandar, Başbakanlık Başdanımanı Etyen Mahçupyan, siyaset bilimci Fuat Keyman, hukukçu Mithat Sancar ve araştırmacı Bekir Ağırdır’a sordu…

Cengiz Çandar: AKP çözümde ciddiyse barajın indirilmesine karşı çıkmaz

cengiz candar”Yüzde 10 barajı, 1982 Anayasası üzerinden Seçim Kanunu’na 1980 darbesine yol açan ve siyasi krizlerin sebebi olarak gösterilen koalisyon hükümetleri ya da hükümet kurulamamasına tepki olarak girmişti. O günden bu yana geçen süre 40 yıla yaklaştı.

Yüzde 10 barajı, başta Avrupa, dünyada eşine rastlanmayacak ölçüde çok yüksek bir oran. Parlamenter demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ları arasında sayılan ‘temsilde adalet’ ilkesini yok ediyor. Son derece adaletsiz bir yapıya yol açıyor.

Ayrıca, barajın kaldırılması ya da en fazla olmak üzere yüzde 5 düzeyine indirilmesi, ülkenin en önemli sorununun, Kürt sorununun çözümü açısından da mutlak bir şart. Kürtler, demokrasiyi bu kadar sakatlayan bir hükümle temsilde yeterince, hak ettikleri oranda ve adaletli biçimde yer alamazlarsa, bu ülkenin siyasi bütünlüğü içinde yer alma dürtüleri de giderek törpülenir.

AKP iktidarı, gerçekten ‘çözüm süreci’nde ciddi, samimi ve sonuç almaya istekliyse barajın kaldırılmasına ya da yarı yarıya indirilmesine karşı çıkmaz. Eğer karşı çıkıyorsa ‘çözüm süreci’ni değil, bildiği usûllerle ‘çözmeyi’ düşünüyor demektir ki, bunun da1940’ların “Memlekete komünizm gerekirse biz yaparız” zihniyetli proto-faşist tek parti yönetiminden farkı yoktur. Öyle bir çözüm, zaten çözüm değildir. ” (Radikal gazetesi yazarı)

Etyen Mahçupyan: İyi niyetli değil

etyen mahcupyan”Seçim barajı hükümetin hep söylediği gibi baştan beri var ve tabii ki hükümet her siyasi parti gibi bundan yararlandı. CHP de bundan yararlanabiliyor zaten. Dolayısıyla siyaseten baraj şu zamana kadar korundu. Değişecek olsa bile siyaseten değişmesi lazım.

Geçen sene başbakan olan Tayyip Erdoğan farklı modeller önerdi, barajın sıfıra inmesini de önerdi. Muhalefet hiçbir şey yapmadı, bu tartışmayı yürütmedi.

O yüzden hükümet kendisine düşeni yaptığını düşünüyor. Çünkü sadece durup dururken barajı indirmek niyetinde değil hükümet, seçim sistemini de değiştirmek istiyor. Bu da muhalefet tarafından herhalde pek makbul bulunmadı ya da buraya doğru yürümek istemedi muhalefet.

Dolayısıyla, seçime kaç ay kalmışken bu tartışmaların çıkmasını iyi niyetli bulmak çok da mümkün değil. Tabii ki hükümet böyle bakıyor meseleye.

Anayasa Mahkemesi’ne gelen teklif kendi yetki alanını aşmasını gerektirecek. Anayasa Mahkemesi’nin kendisini yıpratması, siyaset alanına girmesi demek. Çünkü muhalefet şu ana kadar önayak olup yapmadı, ya da hükümetin önayak olmalarına cevap vermedi.

Şimdi de Anayasa Mahkemesi üzerinden bu yapılmak isteniyorsa bunun kabul edilebilir bir tarafı yok tabi.” (Başbakan Davutoğlu’nun başdanışmanı, Akşam gazetesi yazarı)

Fuat Keyman: AKP baraja demokrasi temelinde değil, kendi çıkarına göre bakıyor

fuat keyman”Çözüm süreci Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacak bir süreç. Fakat seçim barajının düşürülmesi de demokratikleşmenin önünü açacaktır.

Dolayısıyla bence çözüm süreciyle seçim barajının düşürülmesinde bir paralellik var. Çözüm süreci baraj düşürülürse daha rahat yürür.

Ancak varolan siyasi sistem içinde AYM barajı düşürürse, AKP bunu vesayet hamlesi olarak göreceği için bütün siyaset buna odaklanacaktır. Böyle bir durumda, şu zamana kadar konuştuğumuz gibi Mart-Nisan ayında çözüm sürecinde ciddi bir noktaya gelmek de hayal olur. Çözüm süreci değil de AYM’nin barajla ilgili verdiği karar konuşulur.

Şu anda AKP (barajın kaldırılmasına) karşı çıkacaktır çünkü yüzde 10 barajı onun lehine, ona hak vermek lazım. Yüzde 10, yüzde 5’e ya da sıfıra inerse AKP milletvekillerinin sayısı azalabilir. AKP bu durumda seçimi kazanır ama güçlü çoğunluk hükümetini kurmada ya da anayasayı değiştirmede yeterli milletvekili sayısına sahip olamıyor. Ama bu, demokrasi temelinde değil de kendi çıkarına bakıp hareket etmektir.

MHP de örneğin 2011 seçimlerinde bu tartışma olsaydı barajın altında kalma durumu olduğu için AKP’ye karşı çıkacaktı. Fakat şu anda oyları yükseldiği için karşı çıkmayacak, yüzde 10 barajı kalsın diyecektir.

Ama barajın düşmesi hem CHP’nin hem HDP’nin yararına olur. Yüzde 5 gibi bir barajla tüm Türkiye temelinde katılabilir seçime HDP.

Partiler barajın reforme edilmesini kendi çıkarlarına yönelik görüyor. Halbuki baraja, demokratikleşmenin güçlendirilmesi ve denge denetimi yönünde bakılmalı.” (Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü, Radikal gazetesi yazarı)

Mithat Sancar: AKP barajın bütün nimetlerinden yararlanıyor, durum hazin

mithat sancar”AKP’nin seçim barajındaki tavrı çözüm sürecinden bağımsız olarak zaten baştan sorunluydu. 2002’deki seçimlerde bir avantaj sağlayarak tek başına hükümet kurma imkanı elde etti baraj sayesinde. Ondan sonra da barajı düşürmeye yönelik bütün talepleri kulakardı etti.

Türkiye’nin demokratikleşmesi anlamında ya da en azından temsili adaletin sağlanması açısından barajın düşmesi gerektiği çeşitli çevrelerce dile getiriliyor. Fakat bu baraj aynı zamanda bir iktidar tuzağı içeriyor, yani barajın iktidarları tavlayan bir yanı var. Bir dönem çoğunluk olan her parti, baraj sayesinde bu çoğunluğu sürekli bulabileceği gibi bir cazibeye kapılmıştır.

Çözüm sürecinde dile getirilen talepler vardı. ‘Yol temizliği‘ denilen demokratikleşme adımlarına ihtiyaç vardı. Sürecin başlarında, hangi aşamada olduğundan bağımsız olarak programlanması gereken adımlardı bunlar ve içinde barajın kaldırılması ya da düşürülmesi mevcuttu zaten.

Ama AKP yüzde 45-50 arasında oy alan bir parti olarak barajın avantajlarından maksimum düzeyde yararlanıyor ve kendi avantajlarını bu adaletsiz seçim sistemi sayesinde de sürdürmekten vazgeçmiyor. Çözüm sürecinde yeni bir aşama ihtiyacı olduğunun çok net vurgulandığı bu dönemde, baraj ısrarından ve inadından vazgeçmesi çok iyi olurdu ama vazgeçeceğe benzemiyor AKP.

Bu, hem çözüm süreci hem de demokratikleşme açısından olumsuz bir tavırdır. Önümüzdeki dönemde 2015’ten sonraya ertelemeye çalıştığı tartışma konularından biridir bu AKP’nin. En azından 2015’i bu avantajla geçirmek istiyor.

Diğer yandan da, belli bir çevre hariç diğer partilerin hiçbirinin, bir dönem CHP’nin de hiç samimi davranmaması önemli bir mesele. CHP son dönemde barajı düşürmeye yönelik önergeler sundu, taleplerde bulundu. Ama önceki dönemlerde de MHP, CHP ve DTP baraj konusunda bir tür sinizm tavrını tercih etti. Demokratik kamuoyu da maalesef sonuç alıcı bir baskı oluşturamadı.

Şu an konunun AYM’nin önüne gelmiş olması yeni bir fırsat ama aynı zamanda, yargısal süreçler dışında, demokratik zeminde çözülemediğinden, bir muhasebeyi de gerekli kılıyor. Yani bir yandan fırsat, bir yandan da hazin bir durum. (Hukuk profesörü, Ankara Üniversitesi öğretim üyesi)

Bekir Ağırdır: Sonuçlar 2019’dan önce sandığa yansımaz

bekirAraştırma şirketi Konda’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır’a göreyse, barajın kaldırılması Kürt siyasetini olumlu etkileyecek ama büyük bir dalgalanmaya da yol açmayacak. Sebepse, Türkiye’de 2002’den bu yana kemikleşen kutuplaşma. Ağırdır, Diken’in ‘Barajda bir değişiklik oy dağılımını nasıl etkiler?’ sorusuna, şu yanıtı verdi:

”Hepimiz baraja takılmış durumdayız ama herkesin gözden kaçırdığı bir mesele var. 2002’den bu yana bütün seçimlere bakıldığında Türkiye siyasetinde tuhaf bir yoğunlaşma var. Örneğin bazı illerde CHP yüzde 60’lara çıkarken, diğer yerlerde yok. Keza HDP için de bu geçerli.

Bu nedenle baraj düşse dahi AKP’nin yine çok önemli kayıplar yaşayacağını söylemek doğru olmaz. Diyelim ki CHP İzmir’de iki milletvekili sayısını artırır ama bazı illerde olmadığı için pek fark etmez bu durum. Çünkü AKP 81 ilde var, diğer üç parti farklı illerde yoğunlaşıyor.

Bunları net bir şekilde konuşabilmek için hesap yapmak gerekiyor ve bu değişikliklerin nerelerde olacağını derinlemesine araştırmak gerekiyor. Tabii baraj düştüğü takdirde bu durumdan doğrudan Kürt siyaseti etkilenecektir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın oylarını baz alarak yaptığım hesaba göre HDP 13 milletvekili daha çıkarabilir.

Bana kalırsa hemen yarın kaldıralım barajı ama baraj değişikliğinde 2015 Haziran seçimlerinde çok büyük bir dalgalanma beklemiyorum.

Bu baraj kaldırılmalı, evet, ancak matematiksel sonucu 2015’te değil 2019’da ortaya çıkar. Çünkü Türkiye siyasinin üç karakteristik özelliği var…

İlk olarak Türkiye bu dört partiye konsolide olmuş durumda. Bunun çözülmesi gerek ama altı ayda çözülebileceğini düşünmüyorum.

İkincisi bu dört parti arasında bir kutuplaşma var.

Üçüncü olarak da bu dört parti aynı zamanda bir kimlik siyasetine sıkışmış durumda.”

9 Soruda | Anayasa Mahkemesi’nin ‘seçim barajı’yla imtihanı ve ‘iptal’ seçeneği

Avrupa’da yüzde 5’in üstünde baraj yok!

Kategori:Diken özel

SON HABERLER

Yedi üniversiteye rektör ataması

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yedi üniversiteye rektör atadı.

ABD'de 11 mahkum hapishaneden kaçtı

ABD’nin Louisiana eyaletinin New Orleans şehrindeki bir hapishaneden 11 mahkum kaçtı.

Ara Güler'in hayatı film oluyor

Fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in hayatı film oluyor.

Sagopa Kajmer ve Ferhat Göçer AKP gençlik kolları etkinliğinde Erdoğan'la buluştu

Rapçi Sagopa Kajmer ve şarkıcı Ferhat Göçer, Cumhurbaşkanı Tayyip Rapçi Sagopa Kajmer ve şarkıcı Ferhat Göçer, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la ‘Gençfest’ etkinliğinde bir araya geldi. ‘Gençfest’ etkinliğinde bir araya geldi.

İmamoğlu: 15 yılda imardan birilerine sağladığınız rant 85 milyar dolar

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un önceki yönetimlerine rakam vererek yüklendi: “Sadece 15 yılda 130 projede kamu alanlarından ve imar hareketliliğinden birilerine sağladığınız rant tam 85 milyar dolar”

Mutlu Tönbekici: Üvey annesi iyi olan tek kahraman Süpermen
'Yeni Türkiye'nin 'eski' hikayesi: Fatsa'da iktidarla sermaye 'halka karşı iç savaşta'

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 755 gündür hapiste

YAZARLAR

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Berkant Gültekin: Saray, demokrasi musluğunu uygun gördüğüne açacağının sinyalini veriyor

Salih Cenap Baydar: Demokrasinin özü hesap soran vatandaş, hesap veren siyasetçidir

Remzi Özdemir: Türkiye'de en büyük sorun gelir adaletsizliği

Attila Aşut: Arapça sevdalısı siyasetçiler tehlikeli sonuçlar doğuracak sözcükleri kullanırken kılı kırk yarmalı…

Orhan Gazi Ertekin: Aleviler, Kürtlerin kaçınılmaz olarak dahil olacağı anayasal sürece hazırlandılar mı? 

Özgür Orhangazi: Dış sermayeye yapılan ödemeler 2025'in ilk çeyreğinde 6,5 milyar dolara ulaştı

Ender İmrek: Çözüm süreci sağlam hukuki güvenceler, uluslararası gözetim ve toplumsal seferberlikle doğru hatta ilerleyebilir

Orhan Gökdemir: Halk demokrasisine ihtiyacımız var

Umur Talu: Ne iktidar devletinin ne de 'devlet'in özündeki nefret ve şiddet bitiyor

Emin Çölaşan: AKP'li belediyelerde yolsuzluk molsuzluk yok, tertemiz!

Onur Çanakçı: Kronikleşen kriz hali

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×