• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Öğrenilmiş çaresizlik, Don Kişot ve Aykut Kocaman

08/03/2018 22:46

ERAY ÖZER

erayozer@gmail.com

Öğrenilmiş çaresizlik. Psikolojinin çok kullanılan, fonksiyonel kavramlarından birisi. Bundan 53 yıl önce Pavlov gibi köpeklerle yapılan bir klasik koşullanma deneyinde ortaya çıkıyor.


Özetle üç grup köpeğe önce kapalı bir alanda elektrik veriliyor, üç gruptan birinde yer alan ve ne yaparsa yapsın bu elektrikten kaçamayan köpekler deneyin ikinci aşamasında artık önlerinde kaçma imkanı olsa bile acıya razı bir şekilde öylece durup, elektriğin geçmesini bekliyorlar. Hemen yandaki boşluğa atlayıp acıdan kurtulmak akıllarına gelmiyor.

En kısa tanımıyla, davranışınız/eyleminiz içinde bulunduğunuz olumsuz koşulda bir sonuca ulaşmıyorsa artık o koşulun değişmeyeceğine dair bir inanç geliştiriyorsunuz. Yani çaresizliği öğreniyorsunuz.

Tıpkı Fenerbahçe’ye ne yaparsa yapsın aklındaki/hayalindeki oyunu oynatamayan Aykut Kocaman gibi…

Aykut Hoca’nın benim hayatımda önemli bir yeri var, bu mesleğin en başında hayatımdaki ilk profesyonel röportajımı onunla yapmıştım. Sonra birkaç kez daha oturduk konuştuk, röportajlar yaptık. Bir gece Ankara’da geç saatlere kadar o, Mehmet Demirkol ve ben sohbet ettik.

Hem sohbetini, hem vicdanını seveceğiniz insanlardan birisi Aykut Kocaman. Futbol gibi, iyi olmanın, iyi kalmanın ve iyiye rastlamanın imkansız olduğu bir piyasada bunu başarabilmiş az sayıda insandan birisi.

Dünya ona karşıymış gibi…

Fotoğraf: Reuters

Fakat yazının bundan sonrasında kendisini eleştirmemiz de boyun borcu. Zira dost acı söyler ve zira kendisinin durumu dışarıdan hiç iyi görünmüyor.

Öğrenilmiş çaresizliğin en önemli sonuçlarından birisi depresyona sebep olması. Depresyonun bir etkisi de insanın, bütün dünyanın kendisine karşı olduğuna dair bir inanış geliştirmesi. Paranoyaları tetiklemesi.

Maalesef Aykut Hoca’da tüm bunları gözlemlemek mümkün.

Tabii ki, Türkiye’de futbol yönetiminde çok ciddi sorunlar var. Bu noktada Aykut Kocaman son birkaç haftadır arka arkaya dile getirdiği eleştirilerinin bir kısmında haklı.

Lakin bu sorunlar hep vardı. Fenerbahçe şampiyon olduğunda, Aziz Yıldırım futbol federasyonu yöneticilerine telefonda fırçalar attığında, federasyon başkanları fırça yememek için Yıldırım’ın telefonlarına çıkmaktan kaçtığında da bu sorunlar aynı şekliyle devam ediyordu.

Ve biz o zaman da bu yarı bataklıkta, adına futbol denilen, 11’e 11 iki denk takımın karşı karşıya geldiği ama özünde hep güçlünün kayrıldığı bu oyundan kendimizi zorlayarak bir tat çıkarmanın peşindeydik. Zira hayat sürekli şikayet ederek, durmaksızın eleştirerek geçmiyordu.

Üstelik o yıllarda Aykut Kocaman’ın sisteme böyle eleştiriler getirdiğine tanık olmuyorduk.

Aykut Hoca takımının sahadaki futbolunu sahiden iki hakem hatası, üç gözlemci raporuyla açıklamaya kalkarsa (ki şu sıralar sadece bunu yapıyor) kendi kişisel tarihine de haksız etmiş olmaz mı? Zira Konyaspor’da takımı yukarıya taşırken, her hafta o haksızlıklardan bir veya birkaçının mağduru olmuyor muydu? Konyaspor’dayken bu mağduriyet ‘sıradan’ bir hal iken, gücün diğer tarafında sürekli şikayet etmek ya öğrenilmiş çaresizliğe; bir tür sıkışma ve depresyona, ya da başarısızlıktan suçu başkasına atarak sıyrılma hamlesine dönüşmüş olabilir. Aykut Hoca’nın durumunda birinci ihtimal daha fazla öne çıkıyor sanki…

Oyun ne ki sonuç farklı olsun?

Fotoğraf: DHA

Gelelim işin sahadaki kısmına…

Hocaya lafı hiç dolandırmadan şunu sormak Fenerbahçeli taraftarın hakkı değil midir: Hocam, sahada ne oynuyoruz ki ne bekliyoruz? Eldeki kadro neye yetiyor ki ligdeki sıralamamızdan rahatsız oluyoruz?

Sezon başında çıkan gönderilecek dedikodularına rağmen forvet hattında medet Fernandao’dan umuluyor. Bir yıl önce Trabzonspor’a gitmediği için kadro dışı bırakılan Aatif Chahechouhe takımın kurtarıcısı rolüne soyunduruluyor.

Çok değil, dört ay önce kadro dışı bırakılması konuşulan bir başka isim, Mehmet Topal bugün takımın orta sahada Souza’yla birlikte değişmezi durumunda.

Keza savunmanın göbeğinde daha kadroya dahil edilmeden önce ‘Yahu bu adam çok ağır’ eleştirilerine maruz kalan Neustadter vazgeçilmez hale geliyor. Kalede iki sezon önce ‘Artık yaşlandı, emekli mi olsa’ dediğimiz Volkan’ın alternatifi ondan sadece iki yaş küçük 34’ündeki Kameni…

Yani tüm bu sebepler ortada dururken Fenerbahçe’nin elde edilen sonuçlar için dışarıda kendisine karşı kurulan komplolara ihtiyacı yok ki.

Bu arada, çok rahatsızsa pek tabii ki çıkar konuşur Aykut Hoca ama başında bulunduğu takım Fenerbahçe’yse bunu bir kere yapar ve alması gereken herkes dersini alır.

Son söz: Vaziyet tarif ettiğiniz gibi değil

Fotoğraf: DHA

Sözün özü Aykut Hocam, sahadaki Fenerbahçe’nin durumu dışarıdan hiç de sizin tarif ettiğiniz gibi durmuyor. Bu artık öyle bir hale geldi ki, sanki siz durumları sağlıklı bir değerlendirmeye tabi tutamıyorsunuz gibi hissediliyor.

Cervantes’in Don Kişot’u çok güçlü bir karakterdi. Kafka onun için ‘Talihsizliği hayal gücü değil, Sanço Panza’ydı” der. Haklıdır, insan hayallerinin peşinde yel değirmenlerine karşı savaşırken yanında Sanço Panza’lar istemez. Aykut Hoca şu sıralarda kendisine yönelen her eleştiriyi Sanço Panza’ların lüzumsuz sayıklamaları diye dinliyor olabilir.

Eminim ki, Aykut Hoca bu açıklamaları yaparken kendisini bir parça Don Kişot gibi hissetmiştir.

Fakat unutmamak gerekiyor ki hayat her değirmeni birer dev sanarak da ilerlemiyor.

Cervantes aynı kitabın bir yerinde herkesin kendi eserinin çocuğu olduğunu söyler. Aykut Hoca da öyle… Biraz dışarı çıkıp bakarsa görecek ki onu öğrenilmiş çaresizlik zindanına hapseden, zamanla çocuğuna dönüştüğü bu takım ve takımın ortaya koyduğu oyundan başkası değil.

Kategori:Spor

SON HABERLER

İran, İstanbul'da Britanya, Fransa ve Almanya'yla nükleer anlaşmayı görüşecek

İran, İstanbul’da nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları Britanya, Fransa ve Almanya’yla 16 Mayıs’ta dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde görüşecek.

Datça açıklarında 6,0 büyüklüğünde deprem

Muğla’nın Datça ilçesi açıklarında saat 01:51’de 6,0 büyüklüğünde deprem oldu.

Messi'nin en sevdiği golü, Refik Anadol imzasıyla sanat eserine dönüşüyor

Dünyaca ünlü futbolcu Lionel Messi’nin en sevdiği golü, ‘A Goal in Life’ projesinde yeni medya sanatçısı Refik Anadol imzasıyla sanat eserine dönüşecek.

'Saraysız başkan' Mujica hayatını kaybetti

Uruguay’ın eski devlet başkanı, namı-diğer ‘Saraysız başkan’ Jose Mujica 89 yaşında hayatını kaybetti.

Boğaziçi'nde Nurettin Yıldız protestosu: 97 gözaltı

Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü’nün (BİSAK) ‘altı yaşında evlenilebileceği’ne dair fetvasıyla hatırlanan ilahiyatçı Nurettin Yıldız için düzenlediği etkinliği protesto eden 97 kişi gözaltına alındı.

Hakeme küfreden Caner Erkin'e iki yıl hapis istemiyle dava: 'Küfretmedim'
Romalılar Cengiz Ünder'i anlattı: Totti'nin vedasından beri böyle fantastik goller görmemiştik

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 752 gündür hapiste

YAZARLAR

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

Silmek isteseler de silemezler

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Füruzan'ın röportajlarındaki dil dikenleri

Mustafa Dağıstanlı

GÜNÜN 11’İ

Fatih Yaşlı: Lozan'la derdi olan diğer aktör Türkiye İslamcılığıdır

Alaattin Aktaş: Merkez Bankası'nın on günde 15 milyar net kayba uğradığını söylemek yanlış olmaz

Yusuf Ziya Cömert: Öcalan DEM'in başına mı geçecek?

Zeynep Aktaş: Altın ve döviz bazlı fonlar portföy dengesi sağlıyor

Recep Genel: Avrupa'da en çok gayrimenkul alan milletler arasında Türkler ön sıralarda

Çiğdem Toker: Şu ana kadar 'terörsüz Türkiye' kavramının demokratik değerleri içerdiğine dair bir emare göremedik

Elif Çakır: Hakikaten de Bahçeli sözünün eri çıktı

Öztin Akgüç: Yabancı sermayenin yararından çok sakıncaları

Mehmet Metiner: İyi ki arşiv var

Akif Beki: Bahçeli'nin 'yapılacaklar' listesi 

Abbas Güçlü: Çin'in binlerce yıllık sembolü ejderhaydı şimdiyse panda

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×