Gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın, yazar Yalçın Küçük ve eski emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın da aralarında bulunduğu 13 sanıklı ‘Oda TV davası’nda savcı, tüm sanıkların ‘somut delil yetersizliği’nden beraatini istedi.
Ahmet Şık ve Yalçın Küçük’ün savunmalarını genişletmeyi talep etmesinin ardından duruşma 15 Şubat 2017’ye ertelendi.

Ahmet Şık ve Nedim Şener
Toplamda 13 sanığın yargılandığı ‘Oda TV davası’nın sekizinci duruşması bugün İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya; Hanefi Avcı, Ahmet Şık, Yalçın Küçük, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Nedim Şener, Muhammet Sait Çakır ve Coşkun Musluk katıldı.
Mütalaasını açıklayan savcı Ali Kaya, sanıklara atılı suçlamaların ‘gazetecilik faaliyeti sınırını aşıp suç örgütü faaliyetine ulaştığına dair somut deliller ortaya konulamadığını’ aktardı.
‘Dışarıdan müdahale’ diyen bilirkişi raporuna atıf
Suçlamalara delil olarak kabul edilen belgelerin bir kısmının virüs yoluyla Oda TV bilgisayarlarına gönderilmiş olabileceğine dair bilirkişi raporuna atıf yapan savcı Kaya, sanıkların beraatini talep etti: “(…) dokümanların sanıklar tarafından yazıldığı ya da Oda TV bilgisayarında açılıp okunduğuna dair somut bir kanıt bulunmadığının belirtilmesi, yazı ve yorumların ise mesleki açıdan siyasi duruşa göre eleştiri ve övgü konusu olabileceği ancak somut suç olgusunun tespit edilemediği, sanıkların üyesi oldukları iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü’nün varlığı konusunda somut bir tespit yapılamadığı ve Ergenekon davasının Yargıtay’da bozulduğu, Yargıtay 16’ımcı Ceza Dairesi kararında Ergenekon isimli terör örgütünün varlığına ilişkin somut ve yeterli deliller bulunamadığının anlaşıldığı (…)”
‘Basit bir hükümle kapatılamaz’
Duruşmada mütalaaya karşı söz alan gazeteci Ahmet Şık, yaşadıkları olayları ve yargı sürecinin ‘basit bir hükümle’ kapatılmamasını istedi.
Şık, ‘tüm hususların açık bir şekilde ortaya konması için’ süre istediğini belirterek, “Benim savunmamı üstlenen iki avukatım başka bir suçlama ve komplodan dolayı diğer sekiz gazeteci (Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturma kapsamında) arkadaşımızla birlikte cezaevinde tutuklu bulunmaktadır” diye konuştu.
‘Haksızlıkların tespiti için süre istiyorum’
Yazar Yalçın Küçük de haklarındaki iddianameyi ‘polis çırakları’nın hazırladığını söyledi.
Bahsettiği ‘çıraklar’ın şu an cezaevinde olduğunu, o dönemki hakim ve savcıların da bazılarının firari durumda, bazılarının da cezaevinde bulunduğunu aktaran Küçük, “Bu suçlamalarda benim ismim geçmektedir. Oda TV’nin sahibi ben değilim. Sahibi Soner Yalçın benden önce tahliye edilmiştir. Tazminat davası açacağım. Tüm bu süreçler boyunca yapılan haksızlıklar, hukuka aykırılıkların tespit edilmesi için uzun süre talep ediyorum” diye konuştu.
Mahkeme heyeti, son savunmalar için süre vererek duruşmayı 15 Şubat 2017’ye erteledi.
Neyle suçlanıyorlar?

Ahmet Şık ve Nedim Şener, 6 Mart 2011’de tutuklanmıştı.
Yazar Soner Yalçın’ın yöneticiliğini yaptığı Oda TV’ye, ‘ihbar’ üzerine yürütülen soruşturma kapsamında 14 Şubat 2011’de baskın yapılmış ve gazeteciler gözaltına alınmıştı.
Dava dosyasında, daha sonra bilirkişi raporuyla virüs yoluyla dışarıdan yüklendiği ortaya çıkan ‘Ulusal Medya 2010’ belgesinin, Ergenekon davasındaki aynı adlı belgeyle benzer olduğu öne sürülmüştü.
Buradan hareketle de sanıklar, Ergenekon davası aleyhine yayın yapmakla suçlanmışlardı. Yalçın Küçük’ün ‘örgüt lideri’ olarak talimat verdiği, Soner Yalçın’ın da Küçük’ten aldığı talimatlarla diğer sanıkları örgütlediği iddia edilmişti.
Hakkında soruşturma açılan isimler 2011 yılında tutuklanmış ve bir yılı aşkın sürelerle cezaevinde tutulduktan sonra tahliye edilmişti.
Temmuz 2014’te ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ‘Oda TV davası’nda yargılanan ve 375’er gün tutuklu kalan gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener’ın ‘özgürlük ve güvenlik hakkı’yla 10’uncu maddesindeki ‘ifade özgürlüğünün’ ihlal edildiğine hükmetmişti.
Davada 13 isme yöneltilen suçlamalar şöyle: ‘Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme’, ‘silahlı terör örgütüne üye olma’, ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’, ‘devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme’, ‘açıklanması yasaklanan gizli belgeleri temin etme’, ‘özel hayatın gizliliğini ihlal etme’, ‘hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme’ ve ‘adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs.’