Yayın yasağı olan konulardan biri de, Türkiye’nin Suriye’de çevirdiği işler, soru sormak bile, adamı neredeyse ipe götürür, işin ucu ‘Türkiye’nin milli çıkarlarına ters düşmek’ten ‘casus’luğa kadar gider.
O halde, son zamanlarda ısıtılan ‘Suriye’ye kara harekâtı’ mevzuunda, “aslında neler oluyor” diye sormak da, “savaş istemiyoruz” diye demokratik tepki vermek de mümkün değil.
İktidar yanlısı gazete Suriye’ye muhabir göndermiş, Türkmenlerin Sultan Abdülhamid Han Tugayı’nın mücadelesini izlemiş. Sıkıysa, “Nereden çıktı bu tugay, Türkiye ile ilişkisi nedir” diye sorun. İktidar partisi, ne olduğu hiç tartışılmayan Osmanlıcı bir dış siyaseti resmi ideoloji haline getirmiş vaziyette.
Bu hal ve şeriat altında, ‘laik muhalefet’, yeni bir otoriter rejime karşı demokrasi mücadelesine girişmek yerine, eski otoriter düzeni özlüyor, Atatürk tapınması ile teselli buluyor.
Kürt muhalefetinin ne yaptığı ise giderek daha da belirsizleşiyor.