sanat@diken.com.tr
Kitap raflarının karşısına geçip “Ne okusam?” diye düşünmek gündelik hayatın karmaşasından ve hızından kaçmak için yerinde ve keyif veren bir faaliyet. Ama kitapların çeşitliliği karşısında kararsız kalmamak elde değil. Kabul etmek lazım: Bir kitapta karar kılmak zor iş!
Diken bu hafta dört kitaba dikkatinizi çekiyor. Karar sizin. Şimdiden iyi okumalar.
Kedi Murr’un Hayat Görüşleri
Besteci Johannes Kreisler’in anılarını kaleme aldığı elyazmalarını, Murr adında bir ev kedisi ele geçirir. Murr, edebi hırsları olan bir kedidir ve parlak fikirleri vardır. Sözgelimi bestecinin elyazmalarını, kendi hayat hikayesini kağıda dökmek üzere müsvedde olarak kullanmak, bunlardan biridir. Kedi Murr’un ve orkestra şefi Kreisler’in biyografileri işte böyle iç içe geçer, birbirine karışır.
‘Kedi Murr’un Hayat Görüşleri’, Hoffmann’ın başyapıtı olarak kabul ediliyor.
Yeni Tanrılar
Romanyalı filozof E.M. Cioran’ın pesimizm ve kaderci yaklaşımının doruk noktası olarak bilinen kitabı ‘Yeni Tanrılar’ insanlığın tanrılara, ölüme, korkuya ve zayıflığa olan bağlılığını araştırıyor.
Cioran kitabında kâh bir müze ziyareti üzerinden insanın zayıflığına değiniyor, kâh kısa ve özlü biçimde intihar olgusunu açıklamaya girişiyor. Pesimizm ve şüpheciliğin kol kola gittiği bu kitap nihilizmin kıyılarında geziyor.
Rota: Politikada Yönümüzü Nasıl Bulacağız?
21’inci yüzyılın önde gelen düşünürlerinden Bruno Latour, tarihte ilk defa insan toplumlarının, yer sisteminin insan eylemine verdiği tepkileri kavramak zorunda olduğu çıkarımıyla yola koyulduğu kitabında belirli bir tarihsel eğrinin sonuna geldiğimizi savunuyor.
Latour dünyanın karşılaştığı üç büyük sorunu bu dönüşüm temelinde değerlendirerek göç krizinin, iklim durumunun inkârının ve inanılmaz boyutlara ulaşan eşitsizliğin aslında tek bir olay olduğunu iddia ediyor. Buna getirdiği çözüm ise şu: Bir yandan toprağa bağlanmak, öte yandan dünyasallaşmak.
Süreyya
Eğer ‘yalnız bir adamın hikayesi’ okumaktan hoşlananlardansanız Kerem Görkem’in ‘Süreyya’ isimli romanı sıradanlığın içinde sıradışılığı yaratma iddiasıyla yazılmış.
Sıradan bir karakter olan kapıcı Süreyya’nın çöp alıp aidat toplarken yaptığı gözlemlerden, kent ve kentlilik olgusu üzerine düşüncelerinden müteşekkil bir roman olan ‘Süreyya’da genç yazar kentte yaşam ve varlık konusunu aktarıyor.