Depreme hazırlıksız yakalanmak ve yıkılmak kader değildir. Mukadder olan depremdir, depremde ölmek değil. İnancımız, insanlık tecrübemiz ve deprem geçmişimiz bunu söylüyor. Tedbir alsaydık, gerekeni yapsaydık ve hazırlıklı bekleseydik insanlarımızı en büyük sarsıntılara direnebilecek evlerde oturtabilirdik. Ve hâlâ yaşıyor olurlardı. Bu mümkünken, biz geleceği besbelli depreme karşı onların ölümüne seyirci kalan bir ihmalle, kadere değil problemlerimizle yüzleşmemeye; yani makus talihimize boyun eğdik.
Deprem sonrasına da hazırlıksızdık. Evet büyük bir afetti ama en kritik saatlerde ne yapacağımızı bilemedik. Enkaz altında umutsuzca yardım bekleyen çaresizlere olabilecek en hızlı şekilde el uzatmak yerine tek elden ve merkezi yönetim takıntısıyla vakit kaybettik.