Seviye azaldıkça, üslup ve dilde kalite düştükçe hiç şüphe olmasın liyakat çoktan kaybolmuş demektir. Doğru insanlar, yani siyasetçiler, bürokratlar, akademisyenler vb. hak edilen yerlerin çok uzağında bulunuyordur. O yerlerde, politik ilişkiler, sınırsız itaate söz vermiş olanlar oturuyordur ve dolayısıyla da kendilerini retorikten başka işe mecbur hissetmiyorlardır.
Kritik kadrolar liyakat kriterinden koparak sadece uslu ve laf dinleyen adamlara teslim ediliyorsa, her alanda telafisi zor kayıplar kaçınılmaz demektir.
Yakın zamana kadar imza atılan büyük başarıların liyakat silsilesiyle ilişkisi apaçık ortadayken bugün bu temel gerçeğin neredeyse unutulmuş olmasının garabetini yaşamaktayız.
Manzara ise şöyle… Her alanda; sormayan, sorgulamayan, sorumluluk taşımayan, hedefsiz, seviyesiz; retorikten rüzgar alan yelkenler kabardıkça kabarmaktadır.
Mustafa Karaalioğlu’nun yazısı