Washington için –kendisinin de terörist saydığı PKK ile ilişkisini kabul etse de- PYD’nin silahlı kanadı YPG, IŞİD’e karşı kullandığı kara gücü, Amerikan askerleri yerine ölmeye hazır silahlı güç. Ankara içinse emir-komuta yapısı, insan kaynakları ve mali kaynakları bakımından PKK’dan ayrı düşünülmeyecek ve onun kadar tehdit sayılan bir örgüt YPG. (Ve bu durum yeniden bir diyalog süreci başlayana kadar da –tabi başlarsa- böyle devam edecek gibi görünüyor.)
Bu sorun şu anda Türkiye’yi Suriye sahnesinde ABD ile karşı karşıya getiriyor. Türk ordusu, bir zamanlar ABD’nin de desteğiyle kurulmuş olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) milisleriyle birlikte bir aya yakındır Suriye’de. Bir yandan IŞİD’i Türk sınırından güneye doğru iterken, diğer yandan onlardan boşalan alana PYD’lilerin girip Türk sınırı boyunca bir toprak bütünlüğüne –üstelik ABD askeriyesinin desteğiyle- kavuşmaması için çaba harcıyor. El-Bab’a kimin yürüyeceği bu nedenle sorun oluyor. ABD ise elindeki PYD/YPG gücünü küstürmemek için Türkiye’nin desteklediği ÖSO’yu bölmeye, dağıtmaya çalışıyor.