Erdoğan sanırım Kenan Evren’i de geride bıraktı.
12 Eylül döneminde her Allah’ın günü beş general yan yana dizilir, ortalarında Kenan Evren konuşur, o da “işin doğrusu”nu halkına anlatırdı.
Erdoğan hayatın ayrıntılarıyla Evren’den de daha yakından ilgili. Üzerinde bir “kanaat” oluşturmadığı bir konu da galiba yok.
Şimdi Cumhurbaşkanı olarak birine “dövme yaptırma”, ötekine “içki içme” derken berikine de “daha iki çocuk yapman gerekiyor, geç kalmışsın,” diye yetişecek.
Arada bir yaptığı gafı düzeltmeye veya bir aşırılığını dengelemeye yeltenen biri çıkarsa, onu da azarlayıp susturacak.
Bir vesileyle, “toplumun imamı” olduğunu ya da öyle sayılması gerektiğini beyan etmişti. Gerçekten de böyle gördüğü, böyle hissettiği belli. “İşin doğrusu”nu o biliyor.
Erdoğan’ın asıl “taraf” olduğu nokta, kendisi! Partisine karşı tarafgir, eşine dostuna, ailesine karşı tarafgir olabilir de, olmayabilir de. Ama kendi doğru bellediklerine karşı, böyle bir mesafe koyarak bakması mümkün değil. En azından, bugünkü tavırlarıyla, mümkün görünmüyor.
Bu da, hepimiz için, tehlikeli bir durum.