AKP’nin perdeyi kapalı tutma ve hattâ yeni perdeler dikerek olup biteni gözlerden saklama çabalarının başarılı olacağına ihtimal vermiyorum. Burada sanırım tersine bir diyalektik çalışıyor. Örneğin şu son tutuklama girişimi (arkası da gelebilir) olayı perdelemekten çok saydamlaştırmaya yaradı. Çünkü bütün bu telâşın, birtakım işlerin üstünü örtmek amacıyla yapıldığının farkında olmayan yok. AKP’nin ekonomik araçlarla ya da ideolojik- politik araçlarla kendine bağladığı geniş kesimler var. Ama onlar da ne olduğunu görüyor, biliyor. Görüp bilmesine rağmen, AKP iktidarının sürmesinden yana duruyorlar. Böyle tercih etmelerinin kendilerine göre gerekçeleri de var. Ama kimse AKP’nin bir “iftira kurbanı” olduğunu düşünmüyor; buna inanan yok.
Bunun “Susurluk” olayını hatırlatan tarafları da var. Benim “perde” metaforundan gidecek olursak, orada da bir “kaza” olmuş, kapalı tutulması gereken perde bir an açılmış, çok kısa süreli de olsa, toplum net bir görüntü ile karşı karşıya gelmişti. Gene bildik güçler harekete geçti, perde kapatıldı, ama hiç kimse o görüntüyü unutmadı.
Bu da unutulmayacak. Dolayısıyla, bir diktatörlük ilânı izlenimi veren ve aslında izlenimden öte, böyle bir özlemi içeren bu zorbaca girişimler, aynı zamanda, oldukça çaresiz bir “debelenme” olarak da yorumlanmalı.