Saraydaki korkuyu terazinin diğer kefesine koyduğunuz zaman durum anlaşılıyor. Ele geçen devletin egemenliği değil, sona eren bir saltanatın feryadı geliyor kulaklarımıza. Haramî düzeni yürümüyor. Onca baskı, onca tehdit, onca kumpas, satın alınan onca adam, dağıtılan onca makam-mansıp, bu düzene dikiş tutturamıyor. İktidar sahibi, altındaki halının kaydığını, saltanatının sona ermekte olduğunu gördüğü için paniğe kapılıyor, sarayın odaları korkuyla doluyor. “Devletin egemenliğini ele geçirme” suçlaması, hırsızlıklara-yolsuzluklara itiraz edenlere yöneliyor. Durum berrak.
Basın özgürlüğüne yönelik dünyayı ayağa kaldıran operasyonu yapacak, yolsuzluk soruşturmasını kapatan hakimden başka mutemet ikinci bir hakim bulmak çok mu zor? Tek bir kişi üzerinden 17/25 ile basına yapılan operasyonu birbirine bağlayabilirsiniz. Kapı gibi delillere, ayakkabı kutularına, para sayma makinelerine rağmen soruşturmayı kapatanla, gazetecilere gözaltı kararı veren aynı hakim. Binlerce hakim içinden iki işi ayrı ayrı yapacak iki hakim bulmak demek ki çok zor. Hukuksuzluğu bu kadar ileriye taşımak demek ki pek kolay değilmiş.