Ancak Genel Başkan ve Başbakan olarak Erdoğan ağırlığını her bir adımda hissettirdi, kendisiyle frekans tutturamayan ile yolunu ayırdı.
Bu iç çekişmeleri de tetikledi, siyasetini de etkiledi.
Hatta parti içi tartışmaların üremesindeki en önemli kaynağı da oluşturdu.
Bazen de partinin içine giren yapıların fırsat bulup kadrolaşmasının önünü açtı.
Sonunda 15 Temmuz FETÖ darbe girişimiyle bütün gerçek su yüzüne çıktı.
Kadro inşa sürecinin yıkılıp, yeniden kurulmasına da gerekçe oluşturdu.
Vesayet olarak görülen tüm yapılar bu dönemde temizlendi, parti tek karar verici konuma geldi.
Şurası açık ki Türkiye’nin hikayesi ile kendi hikayesini buluşturup başkanlık sisteminin önünü açtı.
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin yanı sıra, başkanlık sistemine de geçilmesiyle kadro inşa süreci de tamamlandı.
Bugün yüksek mahkemelerde veya üst bürokratik kadrolarda eski dönemden kalan herhangi bir isme rastlamak olası değil.
Bu süreç de 2018 Haziran’ı itibarıyla sonuçlandı.