Erdoğan iki yılın ardından dün gittiği Diyarbakır’da 6 yıldır hiç anmadığı Çözüm Süreci konusunda şu açıklamayı yaptı:
“Samimiyetle başlattığımız süreci provoke ettiler. Evet çözüm sürecini biz başlattık ama sonlandıran biz olmadık. Bunların gizli gündemleri, art niyetleri sonlandırdı…”
Erdoğan’ın konuşmasının ilk bölümü dinlendiğinde durum açık; sadece 2005’teki noktada olduğunu anımsatıyor, süreci sahipleniyor.
HDP’yi bu süreci bozmakla suçlarken, halka şikayet ediyor.
HDP’nin o dönem başlattığı, “Seni başkan yaptırmayacağız” kampanyasını da sürecin bozulmasına neden olan dış güç oyunu olarak değerlendiriyor.
Erdoğan bu açıdan dün çözüm sürecini buzluktan çıkarmadı, ama neden buzluğa konulduğunun sorgulamasını başlattı.
Buzdolabının kapağını değil, tartışılmasının önünü açtı…
Özetle Çözüm Sürecine değer biçtiğini de 2005’e atıf yaparak gösterdi.
Bu yeniden 2013-2015 sürecinin yaşanacağı anlamına gelmemeli.
Çünkü Erdoğan, HDP ile yeniden bir sürece başlaması söz konusu dahi olamaz.
Neden de HDP ile yeniden eski sürece dönülmesinin maliyetinin çok yüksek olması; kayyum atamalarından, dokunulmazlık dosyalarına, hapisteki eş genel başkanlardan, siyasi söyleme kadar ciddi karşıtlık söz konusu…
Ayrıca bunun olabilmesi için her iki tarafın, “Cumhur İttifakı et ile tırnak gibidir” tespitini yaptığı MHP ile siyasi olarak kopması gerekir ki böyle bir adımın atılması şu aşamada imkansız.
HDP’nin de eskiye dönmesi pek olası değil…