Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, Halkbank’ın İstanbul-Kapalıçarşı şubesinde yaşanan dolandırıcılık davası iddianamesinde ismi açıklanmayan ve şikayetçi olmayan tek kişi olan M.G.’nin kendisi olduğu iddialarını reddetti.
Güler, Sözcü’den Emin Çölaşan’a yolladığı mektubunda Halkbank’ta aile fertleriyle birlikte parası olduğunu ve dolandırılanlar arasında kendilerinin de olduğunu belirterek, “bankaca suç duyurusunda bulunulmuş, ilgisi bulunan banka çalışanları hakkında Bankacılık Yasasına aykırılıktan (bankacılık zimmeti suçundan) kamu davası açılmıştır” ifadelerini kullandı.
Güler, iktidar tarafından ‘FETÖ kumpası’ diye nitelenip kapatılan 17-25 Aralık 2013 tarihli yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarından adı geçen, dosyası bulunan dört bakandan biri.
Dört bakandan bir diğeri Erdoğan Bayraktar, o günkü dosya ve ‘tape’ler için Diken’e “Dosyamda ne varsa, hem tapeler hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur” demiş ve “Reis beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” demişti.
Eski bakan Güler’in mektubunun tamamı şöyle: “Yazınızda belirttiğiniz Halk Bankasının ilgili şubesinde, sahte imzalar ve düzmece belgelerle bazı müşterilerin hesaplarının boşatıldığının duyulması üzerine, banka müfettişlerince yapılan inceleme sonucunda birçok banka müşterileri ile birlikte şahsıma ve hepsi reşit ve şahsi gelirleri olan aile fertlerine ait beş ayrı vadeli hesapta bulunan meblağın da banka yetkilileri tarafından usulsüz olarak çekilerek zimmetlerine geçirildiğinin tespit edilmesi nedeniyle bankaca suç duyurusunda bulunulmuş, ilgisi bulunan banka çalışanları hakkında Bankacılık Yasasına aykırılıktan (bankacılık zimmeti suçundan) kamu davası açılmıştır.
Gerek banka müfettişlerince düzenlenen soruşturma raporunda, gerekse C. Başsavcılığına gönderilen evraklarda M.G. Rumuzun dışında ad ve soyadım açıkça belirtilmiştir. Söz konusu şahsıma ait miktar, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasasında öngörülen ilkeler doğrultusunda Mal Bildirimine konu yapılmış, ilgili komisyonlarca da uygunluğu tespit edilmiştir.
Müfettiş incelemesi sürecinde, banka kayıtları ve mudiler tarafından sunulan hesap cüzdanları, bilgi ve belgeler değerlendirilerek, sizin ifadenizle sahte imzalar ve düzmece belgelerle hesaplarının boşatıldığı tespit edilen tüm banka müşterilerinin, bu bağlamda da benim ve aile fertlerinin paraları banka tarafından hesap sahiplerine ödenmiştir. Bu konuda ne şahsıma ne de yakınlarıma asla ayrıcalık tanınmamıştır. Bankacılık Yasası’nda düzenlenen ‘Bankacılık zimmeti’, 5411 sayılı Bankacılık Yasasında düzenlenmiş olup, oldukça ağır yaptırım içermektedir. Soruşturması ve kovuşturması re’sen yürütülen söz konusu davaya ilişkin olarak, mahkemece tarafıma çağrı kağıdı çıkarılmadığı gibi, uygulamada bu tür kamu davalarına katılmanın şahsi hak yönünden bir yarar sağlamadığı da bilinen bir gerçektir. Bilgilerinize sunulur. Saygılarımla.”
Çölaşan: Oğlunun evinde çıkan paralardan hiç söz etmiyor
Çölaşan ise Güler’in mektubunu şöyle değerlendirdi: “Gönderdiği açıklamada polis baskınında oğlunun evinde çıkan paralardan, çelik kasalardan ve para sayma makinelerinden hiç söz etmiyor. Oysa ben yazılarımda onlara da değinmiştim ve çok önemliydi.-Rüşvet dağıtan İranlı Rıza ile yaptığı ve kayda alınan konuşmalarını da es geçiyor. Halkbank’ta iç edilen paralarını aldığını söyleyip bankayı savunmaya kalkışıyor. Kısacası, açıklamasını birazcık geçiştirmek zorunda kalmış ama arşiv unutmuyor ki! Bir dahaki sefere belki onlara da değinir!”