Bir ara istifanın kıyısından dönen Aykut Kocaman tam “Dahi” mertebesine yükseltilmişti ki art arda gelen Beşiktaş ve Akhisar yenilgileriyle ülke futbolunun en acımasız kazanlarından, “Fener kazanı” yeniden aktif hale geldi. Aykut Kocaman şu aralar bir kez daha “İstenmeyen adam” pozisyonunda.
Hemen söyleyeyim, bunda kendi hataları önemli rol oynuyor. “Doğru” kabul ettiği futbola dair teknik-taktik eleştirilerimi geçtim, saha dışı performansı da “garip”. Hakemlerden “şans”a, kötü sonuçları açıklamak için basın toplantılarında sürekli dış faktörlere başvuruyor olması sağlıksız bir ruh haline ve kendine güvensizliğe işaret ediyor.
Akhisar yenilgisi sonrası koparılan fırtınada sarf edilen “Fenerbahçe şampiyonluktan koptu” salvolarına elbette katılmıyorum. Sadece önündeki 2 maçı kazanması dahi (Zor ama kazanılamayacak maçlar değil) Fenerbahçe’deki tüm havayı değiştirmeye yeter. Ancak kağıt üzerinde kolay görünen maçları kazanamamak Fenerbahçe için sezonun hikayelerinden biriydi ve bu, direkt olarak yukarıda bahsettiğimiz sorunlarla, yani Kocaman’ın teknik-taktik tercihleri ve takıma da yansıttığı kırılgan psikolojisiyle alakalı.