CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın 7 Şubat 2012’de ifadeye çağrılmasına ilişkin soruşturma tamamlandı. İstanbul başsavcılığının iddianamesine göre çağrı ‘FETÖ’nün Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı ilk kumpas girişimiydi.
Savcılığın 154 sayfalık iddianamesinde bir numaralı şüpheli Fetullah Gülen. Emniyet ve yargı mensupları ve bir muhabirin de aralarında bulunduğu 14 şüpheliye ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme’ suçlaması yöneltildi. Suçlamaya gösterilen deliller ise itirafçı ve gizli tanık ifadeleri, haber ve yazılar.
İddianameye göre 7 Şubat krizinin talimatını doğrudan Fethullah Gülen verdi. Kaçak durumda bulunan eski Yargıtay üyesi İlyas Şahin ve emniyet görevlisi Çetin Özgür’ün getirdiği talimat, 2011’in son aylarında yapılan KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği) operasyonlarından sonra işleme kondu. Operasyonlarda ele geçirilen Norveç’in başkenti Oslo’daki görüşmelerine ilişkin bilgi ve belgelerin de yer aldığı dokümanlar kriz çıkarmak için kullanıldı. Müsteşar Fidan, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan ameliyata girdiği saatte ifadeye çağrıldı. Savcılığa göre, Fidan’ın emri Erdoğan’dan aldığı algısı oluşturulacak, hükümet istifaya zorlanarak devrilecekti.
‘Erdoğan’ın haberi vardı’ iddiası
İddianamedeki şüphelilerden biri dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şubesi müdürü Yurt Atayün. Temmuz 2014’te gözaltına alınıp sonra tutuklanan Atayün, sorgusunda KCK operasyonlarına ilişkin sorulara da yanıt vermişti. Atayün, PKK-KCK operasyonlarıyla ilgili dönemin emniyet müdürü Hüseyin Çapkın’a haber verildiğini, onun da Erdoğan’a brifing verdiğini söylemiş ve şöyle eklemişti: “Sayın başbakanımızdan gelen perspektife göre çalışmalarımız hukuka uygun olarak savcılık talimatları ve mahkeme kararlarına göre yönetilirdi.”
Yayınlanmayan haberden yargılanıyor
İddianamede şüpheli olarak muhabir Mustafa Gökkılıç’ın da ismi yer alıyor. Krizin yaşandığı günlerde Radikal gazetesinde çalışan Gökkılıç, Aralık 2011’deki KCK operasyonu kapsamında gözaltına alınıp serbest bırakılan AFP (Fransız haber ajansı) muhabiri Mustafa Özer’in ifadesine ulaşmıştı. İfadeye göre Özer, MİT’e çalışıyordu. Gökkılıç, Özer’e telefonla ulaşıp ifadelerin kendisinde olduğunu ve haberin manşetten verileceğini söyledi. Özer’in ifadesine göre araya girildi ve haber yayınlanmadı. Savcılığın ifadelerle ilgili başka gazetecilerle konuştuğunu aktardığı Gökkılıç, 19 Temmuz 2018’den bu yana tutuklu.
İddianamede ‘FETÖ’nün yürüttüğü soruşturmalara ilişkin yorumlar da bulunuyor. Savcılığa göre yargı ve emniyet mensupları, hiçbir detaylı araştırma yapmadan, rapor ve tutanak tanzim ederek kişileri soyut kavramlar üzerinden terör örgütü mensubu gibi gösteriyordu.
‘FETÖ’deki yargı ve emniyet mensuplarının yürüttüğü 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarında takipsizlik, Ergenekon ve Balyoz davalarında beraat kararları verildi. Aynı kişilerin başlattığı Çağdaş Hukukçular Derneği, KCK ve Gezi davaları ise sürüyor.
Delil kayıp
İddianameye göre Oslo’daki görüşmelere ait ses kayıtlarının bulunduğu harici disklerle ilgili teknik inceleme yapılmak istendi. Deliller adli emanette bulunamadığı için inceleme imajlar üzerinden yapıldı. İnceleme sonucu diskleri Zekeriya Gözütek isimli kişinin Diyarbakır’dan aldığı belirlendi. Ancak polisin veri tabanında bu isimde biri bulunamadı. Disklerle ilgili ‘bulundukları yere bir şekilde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü amaç ve hedefleri doğrultusunda yerleştirildiği veya aramada ele geçirilmek üzere bir kısım kişilere verildiği’ değerlendirmesi yapıldı.
Savcılığın iddianamesi İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme, iddianameyi kabul ettiğinde yargılama başlayacak.