Yoksa çocuklar sadece uzaklarda ve savaşlarda öldürülür, sulh zamanları evlerde, ailelerin içinde hep sevilir, hep özenle büyütülür, öyle mi zannediyorsunuz?
Günlük, sıradan hayatınızı nasıl bir cephede yaşadığınızın ve adı konulmayan hayalet savaşların ortasına mütemadiyen korunmasız çocuklar doğurduğunuzun farkına hiç mi varmıyorsunuz?
Karısını, sevgilisini, çocuğunu gözünü kırpmadan öldüren erkekler bu ülkeye gökten zembille inmiyorlar. Onların varlığı korkunç bir sosyal mühendislikle ince ince inşa ediliyor. Toplumsal cinsiyet rolleri dağıtılırken “eli kanlı erkeklik rozeti” kalplerine ve beyinlerine dev çivilerle çakılıyor. Dinle el ele veren siyaset, erkeği katil, kadını ve çocuğu maktul mertebesine görkemli törenlerle oturtuyor.
Ailenin değeri üzerinden afili sözlerle iddialı politikalar yapmak için, önce o aileyi değerli kılabilecek bir dünya kurmanız gerekir.
Kadınların, erkeklerin, farklı cinsel yönelimleri olanların, çocukların, gençlerin, yaşlıların, yoksulların kendilerini ne sosyal açıdan ne de ekonomik açıdan asla güvende hissetmediği bir düzende, hiçbir siyasetçi ailenin değerinden bahsedemez. Ülkeyi bir yandan orta çağ karanlığına gömerken, diğer yandan ailevi değerleri yüceltemez.