YASİN KOBULAN
Emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun polis müdahelesi sonucunda hayatını kaybetmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması çarşamba günü Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

31 Mayıs 2011’de dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim mitingi için gideceği Hopa’da, hidroelektrik santrali (HES) projelerini protesto eylemi düzenlenmişti. Eylemciler arasındaki Lokumcu, polislerin sıktığı biber gazı nedeniyle fenalaşarak aynı gün hayatını kaybetmişti. Lokumcu henüz 54 yaşındaydı.
Nihai adli tıp raporuna göre Lokumcu’nun ölüm nedeni gaz.
Trabzon ve Hopa emniyet müdürü dahil olduğu 13 polis hakkında tam dokuz yıl beş ay sonra hazırlanabilen iddianamede sanıkların ‘taksirle ölüme neden olma’ suçlamasıyla iki yıldan altı yıla kadar hapsi isteniyor.
Neler biliyoruz?

*Polis 31 Mayıs 2011’deki eylemde polis ‘Smoke (gaz el bombası), 37/38 mm gaz fişeği, chlorobenzalmalononitrilo (CS) ve oleoresincapsicum (OC) gaz solusyonu’ kullandı.
CS ve OC, Kimyasal Silahlar Konvansiyonu’na göre kimyasal silah kategorisinde.
*O gün Hopa’ya Artvin dahil toplam yedi kentten çevik kuvvet polisi getirildi. Kars Çevik Kuvvet Müdürlüğü’nün mühimmatı bitti, Artvin’den takviye kimyasal gaz fişeği ve gaz bombası getirtildi.
*Adli Tıp Kurumu (ATK) Trabzon Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi’nin 20 Haziran 2011 tarihli otopsi raporuna göre Lokumcu ‘mevcut enfarktüs ve intraalveoler (akciğer zedelenmesi), taze kanamaya bağlı kalp ve akciğer hastalığı nedeniyle’ hayatını kaybetti.
*Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Müteveffada ‘mevcut’ olduğu belirtilen akciğer ve kalp hastalıklarını tetikleyen nedir? Yoğun kimyasal madde kullanımı ile kalp krizi arasında nedensellik bağı bulunmakta mıdır?” sorularının yanıtsız kaldığını belirterek rapora itiraz etti.
*TTB tarafından hazırlanan raporda şu tespitlere yer verildi:
-Kişinin ölümüne neden olacak düzeyde bir kalp hastalığı ya da KOAH düzeyinde bir akciğer hastalığı olmadığı, otopsi raporu sonucunda bildirildiği gibi kendisinde mevcut bir hastalık sonucu ölmediği,
-Emosyonel olarak stresli bir ortamda kimyasal gaza (OC ve CS) maruz kaldığı,
-Bilimsel olarak en muhtemel ölüm mekanizmasının kimyasalın ön planda solunum sistemi üzerindeki etkisiyle oluşturduğu akciğer hasarı, asfiksi, solunum yetersizliği, asidoz ve daha küçük bir olasılıkla sebep olabileceği ani hipertansif krizle birlikte gelişen akciğer ödemi ve tüm bu sayılan mekanizmaların tetikleyebileceği ventriküler fibrilasyon olduğu,
-Ölüm ile kimyasal gaza maruz kalma arasında nedensellik ilişkisi olduğu…
*ATK Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 16 Aralık 2011 tarihli raporunda Lokumcu’nun ölüm nedeni, ‘kimyasal inceleme raporuna göre otopside alınan örneklerde aranan toksik maddenin bulunmadığı, kendisinde kalp ve damar hastalığı bulunan kişinin ölümünün kendisinde mevcut hastalığın aktif hale geçmesi sonucu meydana geldiği’ belirtildi.
*Adli Tıp Genel Kurulu’nun 24 Mayıs 2012 tarihli raporunda şöyle dendi: “Kronik kalp damar hastalığı bulunan kişinin ölümünün kendisinde mevcut kalp damar hastalığının olayın efor ve stresiyle aktif hale geçmesi sonucu meydana geldiği, yakın mesafeden yoğun olarak chlorobenzalmalononitrilo CS gazına maruziyeti olduğunun kabulü halinde, bu maruziyetinde kendisinde mevcut kalp damar hastalığının aktif hale geçmesinde efor ve stres faktörüne ilave faktör olarak kabul edilmesi gerektiği…” Böylece Lokumcu’nun ölümüne kullanılan gazın neden olduğu bir devlet kurumu tarafından onaylandı.
Davanın seyri: Dokuz yıl beş ay sonra iddianame
Metin Lokumcu’nun öldürülmesi nedeniyle yapılan suç duyuruları, farklı esaslar üzerinden sürdürüldü. Gelinen noktada dava dosyasını oluşturan klasörlerin sayısı bilinmiyor.
Ayrı soruşturma numaralarına bölünen dosyalarda verilen kararların bir bölümü hiç tebliğ edilmedi.
Dava avukatlarının, dönemin içişleri bakanı, Artvin valisi ve Hopa kaymakamının soruşturmaya dahil edilmesi talebi kabul edilmedi. İtirazlar da reddedildi.
Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvuru da olumsuz sonuçlandı.
Dokuz yıl üç ay sonunda toplam 37 kamu görevlisi hakkında ‘taksirle ölüme neden olma’, ‘görevi kötüye kullanma’, ‘zor kullanma sınırının aşılması’ iddiaları yönünden ‘kovuşturmaya yer olmadığı’na karar verildi. İtirazlar olumsuz sonuçlandı.
Dava avukatlar ‘takipsizlik’ kararına karşı AYM’ye başvurdu. Süreç devam ediyor.
Davaya ilişkin iddianame, 2020 yılının eylül ayında tamamlandı.
Artvin emniyet müdürü, Hopa emniyet Müdürü ve görevli polisler hakkında yürütülen soruşturma, dokuz yıl beş ayda ancak tamamlanabildi. 13 polis hakkında toplamda 26 yıldan 78 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Hopa Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamenin davası için 24 Aralık 2020 tarihine gün verildi, ancak duruşmaya bir gün kala dava, ‘güvenlik’ gerekçesiyle Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne nakledildi.
Avukat: Polisler yönünden ceza çıkarsa emsal teşkil edecek

Davayı 10 yıdır yürüten avukat O. Meriç Eyüboğlu, iddianamenin tüm yetersizliklerine rağmen bir hukuki tartışma zemini yarattığını ifade ederek şunları söyledi: “Bu topraklarda yaşayanlar olarak gözümüzün önünde öldürülen onca kişinin katili yargı önünde çıkarılmamışken ya da çıkarılmış ama cezasızlıkla ödüllendirilmişken, bir cinayetin daha takipsizlikle sonuçlanmadığını gördüğümüz/görebildiğimiz için mutluyum. Bu dava görev savma kabilinden açtılar ama bu şekilde yürütmelerine izin vermeyeceğiz. Tüm hukuki süreçleri zorlamaya devam edeceğiz.”
Davanın sadece toplumsal adalet duygusu yönünden değil, toplumsal olaylarda yaygın olarak kullanılan kimyasal gazların insanları öldürdüğüne ilişkin yönüyle de önemli bir dava olduğunu söyleyen Eyüboğlu, 2012 yılında TTB’nin hazırladığı raporu hatırlatarak şöyle devam etti: “TTB’nin 2012 yılındaki raporu ile Hopa’da kullanılan kimyasal gazların Metin hocanın ölümüne yol açtığı bilimsel olarak ispatlandı. Metin Lokumcu’nun öldürülmesi olayının öncesinde de sonrasında da onlarca kişi bu kimyasal gazlar yüzünden hayatını kaybetti. Ama başvurular takipsizlikle sonuçlandı. Gazın ölüme neden olduğunu ispatlamak konusunda sorunlar yaşadık. Bu nedenle önce TTB sonrasında Adli Tıp Genel Kurulunda ortaya konan gaz ve ölüm arasında nedensellik bağı hem bir ilk hem de son derece önemli. Zira gezi deneyiminden de ögrendiğimiz gibi, toplumsal olaylarda kullanılan kimyasal gazlar öldürücüdür ve kullanımı yasaklanmalıdır”
Eyüboğlu, bu davada polisler yönünde çıkacak bir cezanın emsal teşkil edeceğini ve bundan sonra toplumsal olaylarda polisin bu ‘rahatlık’ ve ‘pervasızlık’la gaz kullanmasını engelleyeceğini umduğunu söyledi.