Ancak Rusya’dan da Amerika’dan da mucize beklemeyelim. İki ülke de PKK/PYD kartını kaybetmek, başkasına kaptırmak istemeyecektir. Onlar bundan önce olduğu gibi bundan sonra da (tıpkı Türkiye, tıpkı diğer devletler gibi) çıkarlarını maksimize etmeye çalışacaklardır. Fakat Türkiye ile optimum bir noktada buluşmak için çaba da sarf edeceklerdir. Türkiye’nin güvenlik endişelerine daha fazla hassasiyet göstereceklerdir.
Bilindiği gibi bu endişelerin en başında Suriye’nin kuzeyinde PKK patentli bir devletin altyapısının oluşması geliyor. Bu yüzden Türkiye, PKK’nın yan kolu olan PYD’nin daha fazla güçlenmemesi için coğrafi, hukuki ve siyasi kısıtlamalar koymaya, PYD’nin IŞİD’e karşı savaşta ABD tarafından çözüm ortağı olarak görülmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Bu amaçla stratejik ortağına ve diğerlerine sorumluluklarını hatırlatıyor.
Yüzde yüz başarılı olduğumuzu söylemek zor. Birkaç gün öncesine kadar ağır silahlardan, zıhlı araçlardan, Votel’in ziyaretlerinden bahsediyorduk. Fakat kademeli bir iyileşme söz konusu. “PKK, PYD değildir” söylemi değişti. Zaten SDG de bu amaçla kuruldu, Türkiye’ye bu yüzden Menbiç sözü verildi. Rejim askerlerinin Menbiç’e girişini de Türkiye’nin hassasiyetleri çerçevesinde okuyabiliriz gibi geliyor.