Aynı Ecevit… 1978-1979 yılları arasında öyle bir yok etti ki kendisine bağlanan umutları… Yıllar sonra ancak… Ve o da tamamen diğer partilerin kavgaları nedeniyle. Bir seçim hükümetinin (Aynı zamanda azınlık hükümetiydi) başbakanı oldu… Tesadüfen(!) başbakan olduğu süreçte… ABD, Öcalan’ı teslim edince… Yeniden umut oldu… Ve hatta… Seçim hükümetinin Başbakanı olarak partisi DSP’yi: Yeniden iktidara bile taşıdı… Peki sonra?.. Sonra: Hem kendisi… Hem partisi… Hem de… Halkımız ve ülkemiz için: Tam bir felâket oldu… O kadar temiz kalpliydi ki… Ortaklarının da kendisi kadar: “Temiz” olduklarını zannediyordu… Meselâ… Bahçeli’nin kendisine tuzak kurabileceği… Aklının köşesinden bile geçmiyordu… Ve o temiz duyguları… O, Bahçeli’ye duyduğu güven yüzünden… Kurulan tuzağa düştü… “Umudumuz Ecevit”: Kahreden Ecevit’e dönüştü… Partisi de… Kendisi de: Siyasi mevta haline geldiler… Sözümün özü… Ecevit’in başına gelenler… Altılı masanın tüm genel başkanlarına: Örnek… Ve hatta: Ders olsun…
Memduh Bayraktaroğlu’nun yazısı