Bense yüz binlerce sahipsiz köpeğin itlaf edileceği kitlesel bir uyutma kampanyasının ülkenin atmosferini ağırlaştıracağını, kimseye iyi gelmeyeceğini düşünüyorum.
Yıllar içinde böylesine büyüyen bir soruna bugünden yarına çözüm bulamazsınız.
İşe hayvan beslemeyle ilgili yasalarımızı, yaptırımları Avrupa standartlarına getirerek, tehlikeli türleri kayıt ve denetim altına alarak başlamalıyız. Uygulamada yasadan taviz verilmemeli. Çığırından çıkan açık alanda kontrolsüz hayvan besleme sorununu da acilen çözmeliyiz. Çünkü bu pratikler, üreme alışkanlıklarına kadar hayvanların kimyasını bozuyor. Sokakta hijyen ve güvenlik sorunları yaratıyor.
Sahipsiz, sürü haline gelmiş köpekleri de büyük barınaklar inşa edip kısırlaştırarak kontrol altına almalıyız. Her ilde uygun alanlar bulunabilir.
Mesela İstanbul’da Göktürk diye bilinen bölgedeki ormanlık alan her açıdan bu işe çok müsait. Medeni ülkelerde olduğu gibi, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşları da organizasyona dâhil olup sorumluluk alabilirler.
İş belediyenin sorumluluğunda diyeceğim ama göreve gelir gelmez Adalar’da yüzlerce atı uyutmaktan beter eden Ekrem Bey’in sicili gözümü korkutuyor.
Unuttunuz, hatırlamak istemiyorsunuz değil mi, Adaların Atları Platformu gönüllülerinden Zeynep Alper’in “Sucuk oldular deyip geçemeyiz” isyanını? İBB’nin sayısını 244 olarak açıkladığı, gerçek sayısınınsa çok daha fazla olduğunu bildiğimiz atların ahırlarda öldürüldüğünü?