Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Osmanlıcanın “eskimez Türkçe” olduğuna karar verdi, “Bununla gerçekleri öğreteceğiz” dedi. “Eskimez Türkçe” dediği lisan, Arapça ve Farsçanın karışımı, arada elbette Türkçe kelimeler de var. Arap alfabesinin Farsça ve Türkçe için uyarlanmış halini kullanıyor. Öğrenilmesinde nasıl bir sakınca olabilir? Neden bir sakınca olsun ki? Cumhuriyet öncesi tarih ile ilgilenenlerin mutlaka öğrenmesi gereken bir dil elbette. Ama 21. yüzyılın ilk on yılını da geride bıraktığımız bir dönemde, herkesin öğrenmesi gereken bir dil midir?
Yaşamayan, neredeyse ölmüş bir dil bu. Ve çocuklara doğru dürüst Türkçe bile öğretemeyen bir eğitim sistemi, bunun üzerine bir de Osmanlıca öğretecek!
Her otokratın böyle fantezileri vardır, bizimkinin fantezisi de bu olsa gerek. “Mezar taşlarının okunmasını mı öğreneceğiz diyorlar. O mezar taşlarında bir tarih yatıyor. Bunu bilmemekten büyük acz olabilir mi” diyor.
Bir tek amaç var, Cumhuriyet ile, Batılılaşma hareketleri ile hesaplaşmak.
Dün “200 yıldır bu ülkede bazı meseleler özgürce ve cesaretle ele alınamamıştır” derken de kastettiği bu!
Türkiye’nin yönünü çevirebileceğini zannediyor, kendinde olağanüstü güçler vehmeden bütün otokratlar gibi!