Geçtiğimiz yazın başından beri toplumumuzda gözle görülür, elle tutulur bir mutsuzluk var. Ağır bir atmosfer içinde yaşıyoruz.
Bir yandan şehit cenazeleri, diğer yandan vahşice katledilen sıradan masum insanların haberlerini okuyoruz.
Sınırımızın hemen öteki tarafında ne zaman biteceği belli olmayan bir iç savaş sürüyor.
Savaş rüzgârlarının savurduğu insanların her gün beşer onar denizlerimizde boğulduklarını öğreniyoruz. İç acıtıcı fotoğraflarla beslenen derin bir mutsuzluk olarak yansıyor bize.
Bir yandan da hayat devam ediyor.
Kalıcı bir mutsuzluk içinde yaşayamayacağımızı bilmek, bunun toplumumuzu tedavisi zor bir depresyona sokmasını önlemek zorundayız.
Baharın gelişini müjdeleyen binlerce yıllık bir bayramı bile ağız tadıyla kutlamak konusunda sorunlarımız var.
Bir silkinişe ihtiyacımız olduğu çok açık.