‘Öpüşürken gözlerini kapamayan bir kadına güvenme!’
Bana kimse bugüne kadar böyle bir öğüt vermiş değil.
Ben de bu konuyu hiç düşünmemiştim zaten. Bizim kuşağın gençlik yıllarında bunu dert etmemize gerek yoktu, öpüşecek birisini bulduğun zaman öpüşmek gerekirdi, ister açık gözle ister kapalı. Bu konuda bir polemiğe girmeye yer yoktu yani.
Kadınların öpüşürken niye gözlerini kapamaları gerektiğini anlayabiliyorum tabii. Sonuç olarak, hele bizim memlekette, ezici çoğunluğumuz bir Apollon ya da Adonis sayılmayız.
Bulduklarıyla yetinmek durumunda olan genç kızlar gözlerini kapatmasınlar da ne yapsınlar?
Gerçi erkekler öpüşürken gözlerini açabilirler, kimi öptüklerini içlerine iyice bir sindirebilsinler diye!
Birisiyle göz kontağı kurmak iletişimin başıdır.
Ve zaten konuşurken gözlerini sizden kaçıran bir kişiyle sohbeti ne kadar erken kesseniz o kadar hayırlı olur.
Psikolog ve nörologların bu konuda yıllardır sürdürdüğü araştırmalar, bakışlarımızın neleri ele verdiği ve göz teması kurduğumuz kişi hakkındaki düşüncelerimizin nasıl değiştiği de dahil olmak üzere, göz kontağının gücü ve etkisine dair ilginç bulgular ortaya koyuyor.
Araştırmalar göz kontağının karşıdaki insanla ilgili algımızı da şekillendirdiğini gösteriyor. Örneğin daha fazla göz teması kuran insanları daha zeki, daha uyumlu ve içten buluyormuşuz. Onların söylediklerine inanmaya eğilimli oluyormuşuz.
Ancak aşırıya kaçan göz kontağı ve delici bakışlar ise insana rahatsızlık hissi veriyormuş, benden uyarması.