AKP iktidara gelirken seçmenlere Avrupa Birliği üyeliği, hukukun hâkim olacağı adil bir düzen, vatandaşların bireysel haklarını güvence altına alacak demokratik bir anayasa vaat etmişti.
Bugün vardığımız noktada “Batı öyle der, böyle der, takmayacağım, Twitter’ın kökünü kazıyacağım” diyen bir Başbakan var. Genel seçimde, parti programında söz verdiği ne varsa, tam tersini yapmakta herhangi bir sakınca görmeyen bir parti.
Bunu rahatlıkla yapabiliyor, çünkü kendisine oy veren insanların çoğunluğu için bu kavramların herhangi bir önemi olmadığını düşünüyor. Üç kuruş parayla zor zahmet geçinen, ümidini dağıtılacak erzak kolilerine, kömürlere bağlamış geniş bir kesim için evet, bu kavramların hiçbir önemi olmayabilir.
Ama bu partiye oy verenler de sadece onlar değil. Özgür ve demokratik Batı sisteminin bir parçası olmak isteyen, Avrupalı olmak isteyen, demokrasiyi önemseyen, birey olarak devlet karşısında güçsüz olmak istemeyen insanlar da bu partiye oy verdiler.
Bu insanların bunu önemsemiyor olabilmeleri mümkün mü? Hiç sanmıyorum.
Amma bu seçimde, amma gelecek seçimde kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını, Türkiye’nin bir Ortadoğu diktatörlüğüne dönüşmekte olduğunu görmüş olarak oylarını kullanacaklar. AKP, yolsuzluklarını örtmek için pişkince üste çıkmaya çalışan kendi içindeki unsurların cezasını böyle ödeyecek.
Gelecekte, Türkiye’nin siyasal tarihini yazanlar, ileride AKP’nin çöküşünün başlangıç tarihini 17 Aralık olarak kaydedecekler.