Zaman zaman AK parti çevrelerinden Devlet Bahçeli’nin başkanlık sistemi konusundaki coşkusundan endişelenen sesler duyuyorum. Bu konuda gerek bizzat telefon ederek, gerek mesaj göndererek, gerekse mail yazarak görüşlerini belirten insanların ortak endişesi, “Neden Bahçeli durup dururken bu başkanlık işine gönüllü yazıldı, siyaseten bu işten ne kazancı olabilir ki… Farzedelim başkanlık sistemi hayata geçti, Bahçeli’nin başkan olma şansı yok, eğer başkanlık gerçekleşirse muhtemelen parlamentoda bile olmayacak demektir. İyi güzel de neden AK Parti’ye böyle bir destek sunuyor? Sakın bizi kendi kulvarına çekip bir plan yapıyor olmasın?”
Açıkça söylemek gerekirse ben Bahçeli’nin böylesi bir politik kurnazlık içinde olduğu kanaatinde değilim. Zira MHP lideri başından beri yaptığı bütün açıklamalarda mevcut şartlarda fiili bir başkanlığın yürürlükte olduğunu ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
MHP lideri Bahçeli’nin, başbakan Binali Yıldırım’la yaptığı baş başa görüşmenin akabinde yaptığı değerlendirmede “Başbakan’ın anayasa ile ilgili görüşlerini müspet ve makul buluyoruz” şeklindeki sözlerinin hemen ardından “Fiili durum”un altını oldukça kalın bir çizgiyle çizen şu ifadeleri son derece manidar: “Henüz somut bir siyasi mutabakat sağlanmamış olsa da önümüzdeki sürecin Türkiye’deki fiili dayatmayı çözeceği ümidindeyim.”