ELİF KEY
İki gün önce, tam da kıyılarına emzikler, ufak ayakkabılar, çocuk montları vurmuşken oluyor bu. 31 Ocak günü. ‘Milli şuurun başkenti’ diyor bir milletvekilimiz. Tam da çocuklar kadınlar adamlar kıyılara vurduğu gün talihsizlik mi dersiniz adına şuursuzluk mu ya da niyetin bozukluğu mu, Bülent Turan epey iddialı demeçler veriyor.
Bülent Turan kim, milli şuurun başkenti neresi, anlatacağım.
Bunlar nasıl insan, nasıl yönetici, nasıl bir milletin vekili?
EMITT Doğu Akdeniz Turizm ve Seyahat Fuarı, tarih 31 Ocak. AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan fuarda konuşmak için sözü ve mikrofonu alıyor.
Kelimesi kelimesine aktarıyorum: “Çanakkale’nin ihtiyaçlarına siyaset üstü bir bakışla yaklaşılması gerektiğine inanıyoruz. Çanakkale öylesine güzide bir şehir ki tarihiyle, doğasıyla, tarımıyla, turizmiyle, sanayisiyle kendisine hayran bırakıyor. Çanakkale öncelikle bizim için milli şuurun başkenti. Topraklarımıza göz dikmiş dünyaya karşı, topyekun mücadele verdiğimiz yer.”
Çanakkale’nin her bir ilçesini sayacak birazdan. Teker teker.
Devam ediyor: “Çanakkale ilçeleri bölge bölge markalaşmaya müsait. Biga, Bayramiç, Ezine, Çan ve Ayvacık termal turizmde ön plana çıkarken, Şehitlik, Troya, Parion ve Assos tarih ve kültür turizminde göz kamaştırıyor.”
Bozcaada, Gökçeada, Kazdağları diye sayarken sıra plajlara da gelecek.
“Gökçeada, Bozcaada ve Ayvacık eşsiz kıyısıyla deniz turizminde Çanakkale’mizi ön plana çıkarıyor. 7 Mavi bayraklı plajımız var.”
Ayvacık dediği, eşsiz kıyı dediği, bayraklı plaj dediği yer, ölüm sahili, bayrakların gölgesinde çocukların ayakkabıları, annelerinin ceplerine doldurdukları ilaçlar, babalarının çürük can yelekleri. Hepsi yüzüstü vuruyor o kıyıya. Yerli, yabancı bütün gazeteler yazıyor. Fotoğraflar geçiyor ajanslardan.
Bayramiç dediği, Biga dediği, Ezine dediği yerler göçmen kaçacakçılarının cirit attığı, insanları bir umut uğruna son paralarına kadar soyup soğana çevirdikleri yerler değil mi? Bunlar nasıl insanlar, nasıl yöneticiler, nasıl bir milletin vekili ki ‘Ağzımdan çıkanı kulağım duyuyor mu?’ demiyor. Demez.
Tek günah milletvekilinin değil
O gün, hani yedi bayraklı diye sahillerden bahsettiği gün, Ayvacık’ta ölen insan sayısı 39, 18’i çocuk. Teknenin adı ‘Siyah İnci Assos’, 44 yıllıkmış tekne, kapasitesinin çok üstünde, 114 kişi bindirmişler. İnsanlar binmek istememiş, silahla tehdit etmiş kaçakçılar, adam başı 1000 ila 2 bin avroya taşımamışlar işte, 114 kişiyi 20-30 kişilik tekneye bindirirsen olacağı bu, batmış gitmiş tekne.
Milletvekilinin öve öve bitiremediği sahillerde sadece ocak ayında ölen insan sayısı 218.
Bu işin tek günahı milletvekilinin boynuna sarılacak değil. Bölgedeki hiçbir belediye, sahillerinde ölen insanlara dair tek bir taziye mesajı dahi yayınlamıyor. ‘Bu insanlara nasıl yardım ederiz?’ diye açılmış tek bir sayfa yok. İnsan memlekette biraz olsun -doğrusundan yanlışından geçtim- işinin gereğini yapan birisini görmek istiyor ama namümkün. Herkes bu insanlar yok gibi davranıyor.
O bölgede açılmış bir soru cevap sayfasında rastladım şu soruya: ‘Şimdi biz bunlara kaçak mı diyeceğiz göçmen mi?’ ‘İnsan’ demeyi aklına getiremeyenler mi hesap soracak milletin vekilinden ya da belediyesinden?
Yedi bayraklı sahiller, Çanakkale bölgemizin şahaneliği demeçleri işe yaramış görünüyor. Aylardır kıyılarında insanların öldüğü yerlerdeki emlak ilanlarına bir bakmanızı tavsiye ederim. Lüks villalar, tripleksler, bahçeliler, havuzlular, denize sıfırlar, sahibinden satılıklar, en ucuzu 300 bin liralardan başlıyor, 600 bin liralara kadar yolu var! Haftalardır bakıyorum, tek bir kuruş düşmedi. İktisat okumaya gerek var mı, talep olmazsa fiyat düşer. Yok düşmüyor. Bölüyorlardır üçe, ‘200 bin dolara bu devirde gayrımenkul nedir ki, alalım dursun!’ diyenler mi soracak hesap soracak birilerinden?
Sahillerinde çoluk çocuk kucaklarında oyuncak bebekleriyle, ağızlarında emzikleriyle ölen çocuklara baka baka denize girip, şezlonga havlu koyup yer tutacaklar, çaylar gelecek, kahveler gidecek. Bütün bir kış insanların can verdiği denize bakıp, ‘Bugün de deniz çarşaf gibi’ diyecekler.
Ayıptır
Denizin dibinde balıklar, kumun altında da mavi çoraplar, pembe eldivenler, ufak ayakkabılar..
Mavi bayraklı sahilmiş, ayıptır.