AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
Atmosferdeki oksijenin üçte ikisi deniz fotosentezinden geliyor. Yani aldığımız üç nefesten ikisinin kaynağı deniz.
Denizin oksijen kaynağıysa mercan resifleri. Ama dünya genelinde iklim değişikliği, aşırı avlanma, çevre ve okyanusların kirlenmesi nedeniyle mercan resifleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Türkiye’de de en bariz vakıayı yakın zamanda Marmara Denizi’nde gördük. Marmara’nın dip yapısının yüzeye vurmasıyla ortaya çıkan müsilaj sorunu geçen yıl bir çevre felaketi olarak nitelendirilebilecek bir boyuta ulaşmıştı. Müsilajdan sonra TÜBİTAK öncülüğünde bölgede inceleme yapan bilim insanları çok sayıda mercanın öldüğünü tespit etmiş ve raporlamıştı.
Müsilaja rağmen yaşam mücadelesini sürdüren resifleri hayata yeniden sımsıkı bağlamak uğruna Anadolu Efes ve Deniz Yaşamını Koruma Derneği ‘Denize +1 Nefes’ adlı bir proje geliştirdi.
‘Denize +1 Nefes’ projesinin amacı doğal ortamından kopmuş mercanları aşılama yoluyla, korunması gereken ve hassas alan ilan edilen bölgelere nakletmek ve yeni mercan bahçeleri oluşturmak.
Söz konusu bölgeler arasındaki Tavşan Adası’na dün mercan nakli gerçekleştirildi. İşlemi Deniz Yaşamını Koruma Derneği Başkanı Volkan Narcı öncülüğündeki bir dalış ekibi yaptı.
Sarı gorgon ekildi
Tavşan Adası’na nakledilen tür sarı gorgon. Bu türde 1999 yılından bu yana periyodik olarak sıcaklık anomalilerine bağlı toplu ölümler gözleniyor. Uluslarararası Doğa Koruma Birliği’ne (IUCN) göre sarı gorgon, Akdeniz’de tehdide açık türlerden biri. Marmara Denizi bu mercan türleri için bir vaha.
Sarı gorgonlar, Marmara Denizi’nin özel akıntı yapısı sayesinde sıcaklık değişimlerinden korunabiliyor. Ancak devamlılığının sağlanması için insan kaynaklı tehditlerden uzaklaşması, biyoçeşitlilik amaçlı çalışmaların çoğaltılması gerekiyor.
Yüzde 80 başarı
Projenin danışmanı İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri’nden öğretim üyesi Doç. Dr. Nur Eda Topçu, mercanların insan kaynaklı nedenlerle giderek azaldığını söyledi: “En son müsilaj nedeniyle ciddi bir çöküş oldu ama hala varlar. Biz olanları da kaybetmeyelim diye gerçekten klasik deniz yıldızı hikayesindeki gibi tek tek müdahale ederek bölgesel olarak en azından elimizden geleni yapmayı, sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle sürdürüyoruz.”
Mercanların denizlerdeki biyoçeşitlilik için çok önemli olduğunu hatırlatan Topçu her fırsatta denize mercan ektiğini anlattı: “Mesela en son ben Yassıada’da daldım. O anda yanımda ekipman yoktu nakil için, artık elimle kayaların arasına sıkıştırdım. Bir şekilde düşmeler kopmalar oluyor. Özellikle balıkçılık kaynaklı. Amacımız şu an bu düşen kopan, normal zeminde ölüme terk edilen kolonileri tekrar hayata kazandırmak ve canlı kalmalarını sağlamak.”
Narcı da şöyle konuştu: “İstanbul Üniversitesi ve TÜBİTAK desteğiyle 2017 yılından bu yana Tavşan Adası açıklarında mercan nakilleri yapıyoruz. Dünya genelinde bu kapsamda yürütülen çalışmalarda başarı oranları yüzde 20-25 iken biz yüzde 70-80 oranında başarıya ulaştık. Önemli olan sadece bu orana ulaşmak değil, bu başarı ve yaşamı sürekli olarak desteklemek.”
Kirliliğe neden olan etkenler de kaldırılmalı
Marmara’da müsilaja neden olan etkenler hala var. Örneğin, Türkiye’nin en kirli nehri Ergene’nin atıklarının bir iç deniz olmasına rağmen Marmara Denizi’ne akıtılması.
Müsilajı tetikleyen etkenler hala varken mercan ekme faaliyetinin ne kadar sürdürülebilir olacağını sorduğumuzda Topçu şu yanıtı verdi: “Tabii ki değil, sürdürebilir planları bakanlığımız yaptı zaten, 22 maddelik bir eylem planı var. Ayrıca burası (Tavşan Adası) şu anda özel koruma çevre bölgesi. Bunlara samimiyetle uyulduğu zaman sonuç alınacaktır. Daha üstünden bir yıl geçti bakın müsilaj yok şu anda. ‘Biz çok iyi yaptık kurtardık’ demek değil. Müsilaj tanım olarak bozulmuş denizlerde durağan şartlar ortaya çıktığında oluşuyor. Bu sene iyi bir kış geçirdik, şimdilik müsilaj yok, olacağını da düşünmüyorum. Ama şartlar oluştuğunda yine olur. Çünkü o türler hala burada. Marmara zaten kirli ve baskılı bir deniz. Şu an şartlar uygun olmadığı için aşırı bir çoğalma ve salgı görmüyoruz.”
‘Marmara hızlı ve dinamik bir deniz’
Marmara için hala bir şans var mı diye sorduğumuzda da şunları söyledi Topçu: “Kesinlikle var. Marmara inanılmaz bir deniz. Elimizde o kadar kıymetli bir şey var ki. Düşününün İstanbul gibi büyük şehrin yanında hala mercan var. İki defa büyük müsilaj oldu neler neler geçirdiler. Ama hala buradalar, azalıyorlar ama hala buradalar. O nedenle biz de elimizi taşın altına koyup onlara destek olmamız lazım. Eğer izin verirsek Marmara çok hızlı ve dinamik bir deniz kesinlikle bize bunun meyvesini verecektir. Yeter ki samimiyetle uygulayalım.”
Marmara’da 26 yumuşak mercan türü var
Mercan nakli dünyada 5-10 metrelerde yapılırken Marmara Denizi’nin özel koşulları nedeniyle sadece 30-45 metrelerde yapılabiliyor.
Marmara Denizi, Ege, Akdeniz ve hatta Karadeniz’in ortak yaşam alanı olarak birçok türe ev sahipliği yapıyor. Şu an Marmara Denizi’nde 26 ayrı yumuşak mercan türü var.
Marmara Denizi üç ayrı katmandan oluşuyor. Üstte Karadeniz suyu, orta kısmında kristal tabaka ve en altta Akdeniz suyu bulunuyor. Burası tüm yıl sabit 15-16 derece ve bu sayede gerekli sıcaklıktaki suyu bulmaları nedeniyle mercanlar bu üçüncü katmanda yaşayabiliyor.
Mercan ekimi nasıl yapılıyor?
Dalgıçlar, mercan resiflerinin bulunduğu noktalara inerek düşen, kopan ya da zarar gören mercan parçalarını topluyor ve bunları en alt katmandan aldıkları Akdeniz suyuyla dolu kavanozlara koyuyor. Ardından bu kavanozlar, dalgıçlar tarafından tekneye çıkarılarak burada 15 derecelik ısıyı korumak için özel dolaplarda muhafaza ediliyor.
Toplanan mercan parçaları Tavşan Adası etrafından belirlenen noktalara yerleştiriliyor. Mercanlar, özel ve doğa dostu bir macunla nakil öncesinde temizlenen kayalara sabitleniyor.
Dalışa uygun koşulların olduğu günlerde ortalama olarak dört kişilik bir ekiple bir günde ancak sekiz ila 10 mercan ekilebiliyor.
Nakil sonrasında dalgıçlar, periyodik kontroller için bölgede 15 günde bir gözlem dalışı yapıyor.
Mercan neden önemli?
Mercanlar sualtındaki habitat ve yaşam oluşumu için anahtar tür. Dolayısıyla mercan alanlarının artması, deniz canlılarının barınma, üreme ve besin ihtiyaçlarını karşılaması, biyoçeşitliliğin korunmasına katkı sağlıyor.
Mercan resiflerinin bir diğer adı ‘Denizlerin yağmur ormanı’. Binlerce balık türü ve oksijen üretimi yapan organizmaya barınak, üreme, sığınma ve besin alanı olmasının yanısıra, mercanların karasal ekosisteme de katkıları bulunuyor.
Küresel Mercan Resifi İzleme Ağı son çalışmasında 2008-2019 yıllarında iklim değişikliği nedeniyle mercanların yüzde 14’ünün yok olduğunu raporladı.
Bilim insanlarının araştırmaları nakil yöntemiyle, iklim krizinin sonucu olarak yükselen deniz sıcaklıklarına dirençli mercan kolonileri oluşturulabileceğini gösteriyor.