Sevgili ağabeyim Hrant Dink’in katlinin üzerinden dokuz yıl geçti, onuncu yılına doğru ilerliyoruz. O günü hayatımın sonuna kadar hiç unutmayacağım. Anne ve babamın ölümünden daha fazla beni sarsmış, hayatımız adeta kararmıştı. Aslında bu cinayet benim hayatımın da kırılması olmuştu.
Türkiye’nin eski derin devletinin yerini almaya, yeni derin devleti olmaya çalışan FETÖ’nün bu cinayetteki rolü gün be gün ortaya çıkıyor. Ergenekon ve benzeri davaların başlamasına uygun iklimi hem içeride hem de AB nezdinde yaratmak adına “gayrımüslim” cinayetleri oldukça elverişli bulunmuş olacak. Düşünün ki ülkede Danıştay hâkimleri, rahipler, Ermeni gazeteciler, Protestan misyonerler boğazlanıyor ve cesur savcılar çıkarak bu derin devletin üzerine cesaretle gidiyorlar.
Evet, bu cinayetler şimdi ortaya çıkan nedenlerle ve büyük bir planın parçası olarak aydınlatılamadı. Faili meçhuller üzerinden antidemokratik kaldıraçlar elde edildi. Yani bir kişiyi öldürerek hem devleti dizayn ettiler, hem de kurbanın ait olduğu sosyolojiyi rehin aldılar. Tilkiyle plan yapıp kuzuyla ağlaştılar.