HİLAL SARI
hilalsari@diken.com.tr
@hilalsaridiken
Londra’nın yoksul bir semtinde öğretmenlik yaparken ‘Yılın En İyi Öğretmeni’ seçilip 1 milyon dolar ödül alan Andria Zafirakou, bilim kadar sanatın da eğitim sistemlerinde önemli bir yere sahip olması gerektiğine dikkat çekerek “Sanat çok kapsayıcı ve dil bariyeri olmayan bir alan” dedi.

Eğitimin kapsayıcı olması Zafirakou için önemli çünkü kendisi “Çocuklarım” dediği öğrencileriyle 35 dilde eğitim kurabilen bir öğretmen. Çalıştığı okul Alperton Community School’un bulunduğu sokakta iki kilise, bir cami ve bir de tapınak var.
Mesleğindeki başarısıyla ‘Londra’nın en etkili 1000 insanı’ listesine de giren Zafirakou bu mesleğin insan hayatını, dolayısıyla da tüm geleceği değiştirebileceğini söylüyor.
150 farklı dilin konuşulduğu bölgede sanat ve tekstil öğretmenliği yapan Yunan asıllı Andria Zafirakou’yla İstanbul’da düzenlenen ve kendisinin baş konuşmacılardan biri olarak katıldığı pazarlama zirvesi Marketing Meetup’ta sohbet ettik.
Geleceği şekillendiren çocuklarımıza ilham vererek yaptığı işini, tüm dünyaya ilham veren ‘Eğitimde Sanat’ (Artists in Residence) projesini, hükümetlerin eğitimin bir parçası olarak sanata bakış açısını ve öğretmenlik mesleğini ideolojik olarak yapan milyonlarca öğretmene tavsiyelerini konuştuk.

Ders verdiğiniz okulda bir kutuplaşma sorunu farkedip mi başladınız öğrencilerinizle kendi dillerinde iletişim kurmaya?
Londra’nın etnik çeşitliliği çok yüksek olan bir bölgesinde çalışıyorum. Okula gelen öğrencilerin birçoğunun iletişim kuramadığını gördüm. İngilizce konuşamıyorlardı. Bu da çocukların özgüvenini olumsuz etkiliyordu. Kendim de göçmen bir ailenin çocuğu olduğum için onlarla empati yapabiliyorum. Çok küçük bir bölgeden tamamen farklı koca bir dünyaya gelmeleri sonucu yaşadıkları zorlukları anlayabiliyorum. Ben sadece kendi dillerinde ‘merhaba’ demeye çalışıyorum, kültürlerini tanımaya ve onlarla iletişim kurmaya çalışıyorum. Onlara benim de bir insan olduğumu ve onları önemsediğimi göstermeye çalışıyorum. Bence sebebi bu, yani böyle bir karar almadım aslına bakarsanız, kendiliğinden gelişti.

‘Kem Cho’, ‘Namaste’ veya ‘Merhaba’ dediğinizde yüzleri aydınlanıyor
Okula gelen bir çocuğun veya ailenin yepyeni bir ortamdan, kocaman bir okuldan ürktüğünü, oraya ait hissetmediklerini, kabul edilmemekten endişe ettiklerini gördüğünüzde ‘Kem Cho’ veya ‘Namaste’ veya ‘Merhaba’ dediğinizde yüzleri aydınlanıyor. Bu onlara saygı duyduğunuz ve sıcak bir hoşgeldinle karşıladığınız anlamına geliyor. Genelde tepkileri gülmek oluyor çünkü aksanım muhtemelen yanlış oluyor. Ama bence bu insanla bu şekilde iletişimde olmak ve “Dünyana hoşgeldin” demek harika bir şey.
Görev yaptığınız bölgede çoğunlukla hangi etnik kökenden çocuklar öğrenim görüyor?
Çalıştığım okulun bulunduğu Brent’te 150’den fazla dil konuşuluyor. Okulumuzun öğrencilerinin yüzde 90’ı ise azınlık toplumlarından geliyor. Okulda beyaz İngiliz öğrenci oranı hayli düşük. Dolayısıyla çok sayıda milliyet, etnik köken, din ve kültürden öğrencimiz var ve çok çeşitli bir dokusu var okulun. Sadece okulun olduğu caddede iki kilise, bir cami ve bir tapınak bulunuyor. Yani çalıştığım yer çok hayat dolu bir bölge.
Aile bağları çocukların hayatlarında büyük fark yaratıyor
Türk öğrenciniz var mı?
Çok Türk öğrencim yok ama Türk öğretmenlerimiz var – ki bu da çok hoş. Bu başarılı meslektaşlarım öğrenciler için birer rol model. Çocuklara ilham da veriyorlar. Bu ülkede başarabilecekleri tek şeyin İngiliz vatandaşlığı almak olmadığını gösteriyor bu ilham veren öğretmenler. Bunu çok önemli buluyorum. Ortaöğretim eğitimi veren okulumuzda öğrencilerin yaşı 11 ila 17 arasında değişiyor. Yani hayli hormon dolu bir dönemleri aynı zamanda. Türk toplumu benim de yetiştiğim Yunan toplumuyla çok benziyor. Büyütülme şekilleri, yemekleri, kültürleri, o kadar aynı ki… Bizim kültürlerimizin güzel yanı ise ailenin ve aile bağlarının çok önemli olması. Bu çocukların hayatlarında çok büyük bir fark yaratıyor.
‘Seks eğitimi’ gibi konularda sorun çıkabiliyor
Ailelerinden ve sosyal çevrelerinden etkileniyor mu bu çocuklar?
Birçok göçmen ailede kültürüne tutunmak konusunda ciddi bir kararlılık görürsünüz. Bu kültürü zengin ve saf tutmak isterler. Ve bazen okulun vermek zorunda olduğu tartışmalı bir mesaj veya eğitim sorun çıkartabiliyor. Örneğin seks eğitimi veya farklı dinlere ait yerlere gidilmesi. Fakat günün sonunda şunu söylüyoruz: Bak artık burada okuyorsunuz ve müfredat bu. Çocuklarınızın bunları öğrenmesi gerekiyor. Bazen bu noktada sorun yaşayabiliyorsunuz ama okula ilk geldiklerinde velilerle buluştuğumuz, onlarla iletişim kurduğumuz için, onları etkinliklere davet ettiğimiz ve çocukları hakkında onlarla konuştuğumuz için velilerimiz – yüzde 98’i diyelim – bize çok güveniyor. İletişim işe yarıyor.
Finansal bariyerler başarıya engel olmamalı
Bahsettiğiniz bir devlet okulu gibi değil sanki ama çalıştığınız okul bir devlet okulu değil mi? Finansal kaynaklar bir özel okuldaki gibi sınırsız değil ve bu sizin için bir engel teşkil etmiyor mu?
Devlet okuluyuz evet, fakat aslına bakarsanız burada bizim okulumuz biraz eşsiz. Çok farklı bir bakış açımız var. Biz her çocuğun başarılı olabileceğine, her çocuğun istedikleri alanlarda başarı elde edebileceğine inanıyoruz. Finansal bariyerler buna engel olmamalı. Çocukları o noktaya getirmek bizim görevimiz. Önümüzdeki en büyük zorluk her bir öğretmenin öğrencilerinden yüksek beklentileri olması. Öğretmen çocuğa bakıp “Bu yeterince iyi değil ve sen daha iyisini yapabilirsin. Senden daha iyisini bekliyorum” demeli. Önünüzde “Sana inanıyorum” diyen bir mentorunuz olduğunda başarılı oluyorsunuz. Burada iş biraz da toplumun düşünce yapısını değiştirmek ve “Her şey mümkün” diyen bir noktaya gelmek. Bu sayede tüm imkansızlıklara rağmen dünyanın en iyi üniversitelerine girme şansı yakalayan öğrencilerimiz var. Bunun sebebi ise dirençli olmaları, ailelerin desteği, okulun desteği.
Türk öğretmenlere tavsiyem: Kendinize ‘Bu sınıfta öğrenci olmak ister miydim?’ diye sorun
Türkiye’de finansal imkanları kısıtlı olan ve sizin gibi etnik çeşitliliği olan sınıflarda ders veren öğretmenlere tavsiyeniz nedir?
Ben okulumuza yeni başlayan öğretmenlere de verdiğim bir tavsiyeyi vereceğim Türkiye’deki öğretmenlere. Çocuklarınızla iletişim kurmanız çok önemli. Çünkü yeni nesil bizim okula gittiğimiz dönemdeki çocuklardan çok farklı. İnternet ve sosyal medya aracılığıyla tüm dünyadan ilham alıyorlar, kendi kendilerine girişimcilere dönüşüyorlar. Onlarla bağ kurabilmek ve saygılarını kazanabilmek için, sizin ders verdiğiniz sınıfta olmak istemeleri için, onlarla iletişim kurmalı ve ilişki inşa etmelisiniz. Saygılarını ve güvenlerini kazanmalısınız. Sorun onlara; Kimsin? Nelerden ilham alıyorsun? Nerelisin?. Ama aynı zamanda çocuktan beklentilerinizin olması çok önemli. Öğretmenlerime şu soruyu sorarım hep: “Sen, senin öğretmen olduğun bir sınıfta öğrenci olmak ister miydin?” Bence bu soru bazen kafada bir ampülü yakıyor. Bu size öğretmen olmanın önemini, bir çocuğun, bir insanın hayatını nasıl değiştirebildiğini hatırlatıyor. Çok fazla meslekte yoktur bu. Bu büyülü güç öğretmenlerde var, o yüzden de bu gücü kullanırken sorumlu bir şekilde hareket etmeliyiz.
Brexit sürecinin başında göçmen çocukları endişeliydi
Brexit’te çocuklar sürecin farkında mıydı?
Çok ilginç bir soru ve evet başlangıçta şöyle bir durum vardı; başlangıçta – çünkü uzun bir süredir devam eden bir süreç Brexit – bazı çocukların ailelerinin gelir durumlarıyla ilgili endişeler vardı. Çocuklar aileleri işlerini kaybedebilir veya ülkeden ayrılıp kendi ülkelerine dönmek zorunda kalabilirler diye endişelilerdi. Böyle bir şey olsun istemiyorlardı. Bu yüzden de Brexit karşıtıydılar. Fakat İngiltere’de okulların güzel tarafı şu: Siyaseti ve diğer her şeyi unutup işimize bakabiliyoruz.
İngiliz hükümeti sanatın eğitimdeki önemini tam kavrayabilmiş değil
Varkey Gems Vakfı’nın 1 milyon dolarlık ödülünü de bağışladığınız Artists in Residence programınızdan da bahsedebilir misiniz?
İngiliz hükümetine ve okullara eğitimde sanatın önemini, çocuklara sanatçılarla ilham verebileceğinizi göstermek istedim. Bu yüzden de bir vakıf kurdum ve tüm para oraya devredildi. Artist in Residence programı böyle başlamış oldu. Bir öğretmen olarak işinizin birçok çocuğa ilham vermek olduğunu anlıyorsunuz. Çocuklar büyüyünce “Sanat öğretmenimi hatırlıyorum” diyebiliyor. Ama bana öğretmenlik hayatımda ilham vermiş birçok çocuk oldu ve bu çocuklar benim başta hafife aldığım çocuklar. Özel ihtiyaçları olan çocuklar olabiliyor, İngilizce iletişim kuramayan ve tek kelime bilmeyen çocuklar olabiliyor, ama sanat odasına giriyorsunuz ve bu çocuklar herkesten daha iyi olduklarını gösterebiliyor. Sanatın güzelliği kapsayıcı olması ve dil bariyeri olmaması. Bence bu her genç insan için çok önemli. İngiliz hükümeti, hala anlamadığım bir nedenle, sanatın eğitimdeki yerini tam kavrayabilmiş değil. Harika bir sanat dünyamız olmasına rağmen, eğitimde sanatın önemine inanmıyorlar. Bence sanat – özellikle de yaratıcılık – her çocuğun eğitimi için çok büyük önem arz ediyor.

Sanat dünya tarihidir, dünyada güzel olan şeylerdir. Çocuklara bunu göstermeliyiz
Çocukların eğitiminde sanatın da önemli bir yeri olması hayatlarına ne katıyor?
Sanat hayat demektir, dünya tarihidir sanat ve dünyada güzel olan şeylerdir sanat. Çocuklara bunu göstermeliyiz. Her çocuk eşsizdir ve kimliklerini, kişiliklerini sanat aracılığıyla keşfedebilirler. Bu o kadar önemli ki. Bizler robot değiliz, robotlar ‘kreatif’ olamaz. O yüzden bizler çocuklarımızın yaratacılıklarını başından sonuna – sadece eğitimlerinin başlangıcında değil – beslemeliyiz.
Bu yüzden de aldığım 1 milyon dolarlık ödülü rol model sanatçıların okullara gelerek çocuklarla birlikte çok özel projelerde yapması için çalışan bir sivil toplum kuruluşuna bağışladım. Bu özel projelerde çocuklar sanatçılardan ilham alıyor, güzelliğe karşı gözleri açılabiliyor, farklı sanat dallarına ilgi duyabiliyorlar. Bence bu çok önemli çünkü şu anda İngiltere’de ana akım mesleklere, doktorluğa, teknolojiye vb. alanlara odaklanılmış durumda. Ama sanat ve kültür de olmalı. Yani benim için bu iş çocuklara ilham verme işi. Onlara rol model sanatçıları getirip kara kalem ve fırçanın ötesinde de bir dünya olduğunu gösteriyoruz.
Programımızda yer alan genç ve ‘yoksulluk içinde yaşayan’ sanatçılarımıza destek sağlıyoruz
Programda sanatçılar gönüllü olarak mı çalışıyor yoksa bu işten gelir elde ediyorlar mı?
Bazı sanatçılar – gerçekten dünyaca tanınmış bazı sanatçılarımız da var – gönüllü olarak programımızda. Bazı sanatçılar da bu meslekte yeni ve sanattan geçinmek zorundalar. Sanatçıların çok geniş bir kalbi var ve tüm zamanlarını vermek istiyorlar projeye – ama yoksulluk içinde çalıştıkları için onlara da bu programla destek oluyoruz. “Sizin işiniz önemli ve biz sizlere kazanç sağlamak istiyoruz” diyoruz. Bu aynı zamanda çocuklara da sizin işinizle geçinebildiğinizi, sanatçılığın saygın bir meslek olduğunu göstermiş oluyor. Velilerden “Program sayesinde çocuğumuz çok daha mutlu” diyen mailler alıyoruz. Ve çocukların böyle ilham alarak mutlu olduğunu görmek paha biçilemez. O sanatçılarla çalışırken çocukların yüzlerini görmelisiniz. Gerçek bir aktörle, gerçek bir ressamla veya gerçek bir şarkıcıyla birlikte çalışıyorlar ve sevinçleri yüzlerine yansıyor. Programımıza birçok ünlü müzisyen, sanat tarihçisi, ressam, heykeltraş, dansçı, fotoğrafçı, yönetmen, ilüstratör ve diğer sanat dallarında faliyet gösteren sanatçılar katılıyor.
Siz sanat okumak istediğinizde ailenizin tepkisi ne olmuştu?
Aileme sanat okumak istediğimi söylediğimde çok endişelenmişlerdi. Çünkü onlar için sanat okumam “Bu kız ne iş yapacak, sanat öğretmenine iş mi var, sanatçıya iş mi var” sorularını gündeme getiriyordu. Çünkü düşünce yapısı da bu. Ama kararlı davrandım ve şanslıydım bana güvenen bir ailem vardı. Ve sanat okumak hayatımda verdiğim en doğru karardı.
Çocuklarla iletişim kuracaksanız bir konuda, rahat hissetmelerini sağlamalısınız. Seks eğitimini konuşurken tüm kız ve erkekleri aynı odada tutmak ister misiniz? Muhtemelen hayır. Soru sorabilmeleri ve fikirlerini söyleyebilmeleri lazım. Ama böyle konularda aileleri veya erkek arkadaşları yanında konuşmaya çekinirler. Yani çocuklara ne aktarırsanız aktarın, bilgi verdiğiniz ortam da çok önemli. Bu ortamın nasıl olacağı üzerinde düşünülüp plan yapılması gerekir. Kendilerini güvende hissetmeliler. Öğretmen olarak o odada dünyanın geleceğini değiştiriyorsunuz. Sınıf çocuklarınızı geleceğe hazırladığınız bir ortamdır.
Velilere tavsiyem: Çocukları doğal yetenekleri olan alanlara yönlendirin
Türkiye’de veliler çocuklarının geleceğinde hayli söz sahibi diyebiliriz. Çocuk gelişimi ve eğitiminde velilere ne tavsiye ediyorsunuz?
Çocukları doğal yetenekleri olan alanlara yönlendirmeliler. Çocuklar değişiyor, hem internet hem de sosyal medya ile gelişiyorlar. Onlarla bir şekilde bir diyalog kurmanız gerekiyor. Benim öğrencilerime verdiğim tavsiye ise hep şu oldu: Doğal yeteceğiniz olan alanlarda eğitim görün. Çünkü bir işte iyiyseniz, o işten keyif de alırsınız. Keyif aldığınız ise size iş gibi gelmez, bu hayattaki tutkunuzdur. Ve bu konuda her zaman haklı çıktım dürüst olmak gerekirse.
Akıllı telefon bağımlılığının çocukların gelişimini olumsuz etkilediğini düşünüyor musunuz?
Yetişkinlerde bile artık akıllı telefon vücudumuzun uzantısı gibi oldu. Ne yapmamız gerekiyor, insani bir bağ kurmak için de vakit ayırmamız şart. Çünkü benim endişem çocuklarımız dünyayı o kadar akıllı telefon ekranından görmeye alıştı ki, gerçek bir insani bağ kurmayı unutuyorlar. Çocuklara aygıtların dışında da çok güzel bir dünyamız olduğunu göstermek bizim görevimiz. Ama bu çocukların geleceği akıllı telefonlar, gelecekte işlerini akıllı telefonla yapacaklar. Bence zamanla insani bağ kurmaları gerektiğini anlayıp geri adım atacaklar zaten ve bir dengeye oturtacaklar. Ama bu onların dili ve dünyası, görmezden gelmemeliyiz. Sadece internet ve akıllı telefonları kullanırken güvende olmalarını sağlamalıyız.
Burada da ders vermeyi düşünür müsünüz? İstanbul da Londra gibi çeşitli bir etnik dokuya sahip?
Tüm ailemi de buraya getirmem gerekeceği için, o biraz sorun olabilir. Ama gerçekten çok etkileyici ve büyüleyici bir yermiş. İstanbul’u çok sevdim. Şimdiden uçak bileti bakmaya başladım, çünkü tekrar gelip şehrin tarihi kısımlarını da görmek istiyorum.