• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

'Lâdini'yi 'din karşıtlığı' olarak anlayınca işler karışıyor

02/05/2016 22:45

 

kursat bumin kelleKÜRŞAT BUMİN

kursatbmn@gmail.com

Müstakbel Başkan ‘laiklik’ etrafında giderek şiddetlenen son tartışmaya ilişkin şu yorumu (da) yapıyor: “Laikliği, lâdinilik, din karşıtlığı gibi sunar ya da uygularsanız, elbette itirazlarla karşılaşırsınız.”


Oysa biliyorsunuz, ‘lâdinilik’ Batı’nın ruhban sınıfına ait olmayanlar anlamında kullandığı ‘laik’ sözcüğünün Osmanlıcaya geçmiş halidir. Dolayısıyla bu sözcüğü Müstakbel Başkan’ın ileri sürdüğü gibi ‘din karşıtlığı’ olarak değil ‘din dışılık’ olarak anlamak gerekiyor.

Bu ayrım çok mu önemli? Çok önemli, çünkü doğru anlamıyla ‘lâdinilik’ insanoğlunun tarihinde ‘başka’ bir alanın doğıuşunu müjdeliyor. Bu alanın adının ‘politika’ olduğunu biliyoruz.

İnsanlık tarihi tabii ki ‘dinler’e yer vermeden, bu büyük olguyu göz önüne almadan anlaşılamaz. Ancak bizim ‘lâdini’ olarak ifade edebileceğimiz alanın ‘otonomisi’ni kazanması insanlık tarihine bambaşka bir veçhe kazandırmıştır.

Din o zamana kadar insan iradesinden önce gelen ve yüzü tabii olarak geçmişe dönük olarak kapsamı son derece geniş bir güçken, yeni dönemde bugünün ve geleceğin öngörülmesi, düzenlenmesi artık dünyevi bir ideoloji aracılığıyla gerçekleştirilecektir. Yaratıcılık bu çerçevede artık ‘lâdini’ alana geçmiştir.

Meclis başkanının göndermelerinin sorunu ‘yanlış okuma’

Bu süreç boyunca din tabii ki önemini korur; ancak iddialı olduğu alan küçülmüş, toplumsal yaşamın hemen her alanında sürdürdüğü belirleyici rol azalmış ve nihayet ‘bireysel tercihler’ diyebileceğimiz bir alana doğru çekilmiştir. Yani bir bakıma, bir önceki yazımda ‘Köprü’ dolayısıyla sözünü ettiğim gibi, ‘zaman-vakit’ gibi eskiden bambaşka anlamlar yüklenen bir kavramı bile –ne yazık ki!- sonunda dönüp dolaşıp “Vakit nakittir” özdeyişine dönüşmüştür!

Aslına bakarsanız, Meclis başkanının anayasada yer almasını istediği hususlara ilişkin açıklaması ‘siyasi bir skandal’ niteliğinde değildir. Bu göndermelerin sorunlu olması asıl olarak -önceki değerlendirmeyi çağrıştırır biçimde- yine bir ‘yanlış okuma’dan kaynaklanıyor.

Başkanın açıklamalarını şöyle bir gözleme dayandırdığını tahmin edebiliriz: AB ülkelerine baktığımızda Fransa ve Portekiz dışındaki ülkelerin anayasalarında ‘laiklik’ten eser yok, ama bu iki ülke dışındaki ülkelerde ise farklı mezhepleriyle Hırıstiyanlığa bolca atıf yapılıyor; o zaman bizim eksiğimiz nedir, biz de tabii ki İslam’ı anayasaya sokuşturmalıyız!

Söylediğim gibi bu ‘basit’ gözlem bir gerçekliğe işaret ediyor. Ancak başkanın bize aktardığı bu dünyanın her biri birer demokrasi ve de bu demokrasiler biraz önce sözünü ettiğim ‘otonomi’yi epeyce zaman önce gerçekleştirmiş.

Yalan değil, İngiltere’de kral ve kraliçe aynı zamanda Anglikan Kilisesi’nin başı; Anglikan Kilisesi ve Presbiteryan Kilisesi devlet kilisesi. Kilise’nin politik alanda da gücü eksik değil; Lordlar Meclisi’nde 28 sandalyeye sahip.

Almanya, kiliselere vergi toplama hakkını da tanımış. Kilise, kamusal alanda da çok faal; ordudan hastanelere, okullara kadar hemen her yerde mevcut. Anayasasının başlangıç bölümünde söz konusu metnin “Tanrı’nin huzurunda”, Alman halkı tarafından gerçekleştirildiği de hatırlatılmış.

İskandinav ülkelerinde de ‘milli’ Lutherien Kilise’den söz ediliyor..

Yunanistan’da Ortodoks Kilisesi resmi kilise konumunda. Anayasanın ilanından meclisteki yemin törenlerine kadar bütün resmi törenlerde mevcut. Okullarda din eğitimi zorunlu. 2000 yılına kadar nüfus cüzdanlarında din hanesi (Türkiye’de olduğu gibi) korunmuş .

İrlanda anayasası ‘Trinite’yi anarak açılıyor….

Kilisenin tutumları demokrasi çerçevesinde

Uzatmaya gerek yok; gerçekten de AB üyesi ülkelerinin bir bölümünde farklı kiliselerin anayasalarda adının geçtiğini ve bu kurumların başta eğitim olmak üzere birçok alanda etkili olduğunu gözlemliyoruz.

Dolayısıyla Meclis başkanı sadece bu manzarayı aktarmakla yetinse, söylenecek fazla bir şey yok. Ancak görülen o ki başkan, laiklik-lâdinilik konusunda sözü edilen ülkelerin kiliselere ilişkin bu tutumlarının birer demokrasi çerçevesinde gerçekleştiğinin farkında değil.

Politik iddialardan vazgeçmiş dinin ‘lâdini’ (‘seküler’) ve laik bir demokratik düzende tabii ki korkutacak-korkulacak bir yanı yok.

Dinlerin bu haliyle bir biçimde anayasada yer almasının da (mesela tercihe bağlı olarak cumhurbaşkanı ve milletvekilleri yemininde) sakıncası yok. Ama iş dönüp dolaşıp; iktidarın dini (hem de tek bir dini – hem de tek bir yorumuyla) politikasının direk taşlarından birisi yaparak ‘bütün inançların eşitliği’ temel ilkesini tanımamasına gelince karşısında tabii ki demokrasinin itirazını bulacaktır.

Laiklik konusunun Türkiye serüveni de bir başka yazının konusu olsun.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Kürşat Bumin

SON HABERLER

TÜİK'e göre mayısta tüketici güven endeksi yükseldi

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) mayısta tüketici güven endeksi aylık bazda yüzde 1,1 artarak 84,8 oldu.

Borsa güne nasıl başladı? – 20 Mayıs 2025

Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, haftaya yatay seyirle 9.666,18 puandan başladı.

Trump, yapay zekayla üretilen cinsel içerikleri engellemek için yasa tasarısı imzaladı

ABD Başkanı Donald Trump, internette yapay zekayla üretilen cinsel içerikleri engellemek için ‘İnternetten Kaldır Yasası’ tasarısını imzaladı.

Eğilmez'e göre enflasyondan yolsuzluğa pek çok sorunun nedeni: Kentsel rant

Ekonomist Mahfi Eğilmez, “Türkiye’de günümüzde en yaygın rastlanan rant çeşidi rant arayışı ve kentsel ranttır. Enflasyondan yolsuzluklara kadar uzanan pek çok ekonomik ve sosyal sorunun altında yatan nedenlerden birisi de budur” dedi.

Avustralya'yı bir uçtan uca koşan İngiliz dünya rekoru kırdı

Avustralya’yı bir uçtan bir uca koşarak geçen İngiliz ultra maratoncu William Goodge, dünya rekoru kırdı.

İki yalan tek gerçek
İslamcıların kafasında nasıl bir Türkiye var?

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 758 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Elif Çakır: 'Allah aşkına neden Türkiye'nin yolsuzluk belası'ndan kurtulması için niye iki çift laf edilmiyor?

Erdal Sağlam: 'Gençlik açısından hiç bu kadar kabus bir dönem yaşanmamıştı' diyebiliriz

Fikret Başkaya: Bizde diplomalılara 'aydın' deniyor…

Mithat Fabian Sözmen: Bir kez daha har vurup harman savrulan bir yaz transfer dönemi izleyeceğiz

Esfender Korkmaz: 2024, Türkiye'de rekor sayıda konkordato başvurusunun yaşandığı bir yıl oldu

Şeref Oğuz: Bodrum'da belediyecilik zor

Nevşin Mengü: Milyonlar harcanan gazeteler okunmuyor, o nedenle kendilerine bir trol ordusu kurmak zorunda kaldılar

Murat Ağırel: Gazetecilere iftiralar atılıyor, itibarsızlaştırma kampanyası büyütülüyor

Özge Güneş: Barınma hakkı ile rant politikaları aynı zeminde ama birbirine zıt yönlerde ilerliyor

Ali Eyüboğlu: Yapay zekanın Eurovision'da üçüncü sıraya yerleştirdiği Avusturya birinci oldu

Murat Belge: Ana muhalefet partisine 'terörist' demenin amacı ne olabilir?

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×