Dink davası, sadece bu ülkenin vicdan meselesi değildir, aynı zamanda çözülemedikçe düğüm görüntüsü veren “karanlık bir devlet katmanı”nın anahtarıdır.
Ankara polisi İstanbul’u sorumlu tuttu. Trabzon Ankara’yı işaret etti. Polis jandarmayı, jandarma polisi sorumlu tuttu. İşin içine cemaat merkezli güçlenme ve itham faaliyetleri girdi. Onlar işi jandarmaya havale ettiler. Rahip cinayeti, Dink cinayeti ve Malatya katliamı arasında bağlar kurdular. Açıklamalar mantıklıydı. Ortadaki isimler olağan şüphelilerdi. Sonra asker çıktı ortaya, en üst düzeyden, emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ağzından “Dink’in öldürülmesi paralel yapı ve ortaklarının işidir” “iması”nda bulundu, “bunu yaparak suçu askere atarak bize karşı girişecekleri operasyonlara zemin hazırladılar” diyordu. En nihayet son dönemde Dink’in vurulması ile paralel yapının İstanbul İstihbaratı ele geçirmesi arasında bağlantılar kuran görüşler ortaya atıldı.
Bunlar öleni tekrar öldürür. Aklı boğar, nitekim boğdu. İlk kez bir iddianame ayrım yapmadan tüm sorumlulara el attı. Şimdi bu iddianame ve savcısı sahip çıkılmayı bekliyor.