EFE SÖNMEZ
Üniversitelerdeki Gülen Cemaati’ni ‘temizleme’ amacıyla darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle (KHK) araştırma görevlilerinin kadro statüleri değiştirildi. Yeni düzenlemeyle işlerinde güvencesiz hale getirildiklerini ifade eden araştırma görevlileri kararın iptal edilmesini istiyor.

İstanbul Üniversitesi
Resmi Gazete’de 1 Eylül günü yayımlanan 674 sayılı KHK’nın 49’uncu maddesi, araştırma görevlilerinin kadro statülerini değiştiriyor. Madde şöyle: “Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında 33’üncü maddenin (a) fıkrası uyarınca araştırma görevlisi kadrosuna atanmış olup, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte araştırma görevlisi kadrosunda bulunanların statüleri herhangi bir işleme gerek kalmaksızın 50’nci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen statüye dönüştürülmüş sayılır ve bunlar hakkında söz konusu (d) bendi hükümleri uygulanır.”
Üniversite istediği zaman işten atabilir
Araştırma görevlileri için KHK’dan önce iki tip kadro vardı. İlgili kanunun 33/a maddesinden kadrolu olan araştırma görevlileri, doktora eğitimlerinin ardından ‘araştırma görevlisi dr.’ olarak kadroyla işe başlıyordu. 50/d maddesi kapsamında olanların ise eğitimlerinin ardından üniversiteyle ilişikleri kesiliyordu.
YÖK’ün geçen yıl kaldırdığı Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında 33/a ile kadroları yapılan tüm araştırma görevlileri, son KHK’yla 50/d’ye geçirilerek güvenceleri ellerinden alındı.
Buna göre, üniversite yönetimi 50/d maddesinden kadroya geçirilen öğretim görevlisini istediği zaman işten atabilir. Akademisyenin buna karşın mahkemeye başvurma hakkı da yok.
Araştırma görevlileri: İşten atılma korkusuyla bilim, tez, makale düşünemiyoruz
KHK’yla güvenceleri ellerinden alınan araştırma görevlileri duruma tepkili.
İstanbul Üniverstesi’nden adının haberde geçmesini istemeyen bir araştırma görevlisi, Diken’e yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı “At izi it izine karıştı” açıklamasını hatırlatarak, haksız kadro alanların ilgili birimlerce tespit edilmesi gerektiğini ifade etti.
Kararının sonucunun nereye varacağını kestiremediğini söyleyen araştırma görevlisi, “Tek bildiğim aklımda tez, ders, kitap ya da bilim gibi kavramların kalmadığı… Bunları düşünemiyorum. Çünkü belirsizlik, işten atılma korkusu, plansız ve düzensiz bir hayatın bizi bekliyor olduğu endişesi hakim” diye konuştu.
‘Araştırma görevlileri mobbing, şantaj ve sömürüye açıldı’
Araştırma görevlisi yasal değişikliğe ilişkin şunları söyledi: “33/a maddesi daimi araştırma görevlisi kadrosudur. Belirli aralıklarla sözleşme yapılır ve bir kişi doktorası bitse de araştırma görevlisi doktor olarak işine devam eder. Ola ki işten çıkarıldı, idare mahkemesine başvuru yapıp işine geri dönebilir. Ancak 50/d böyle bir şey değil. 50/d demek yasal olarak burslu lisansüstü öğrencisi olmaktır. Akademinin tümörü denilen bu kadroda araştırma görevlisi her türlü mobbing, şantaj ve sömürüye açıktır. Çünkü üniversite dilerse kişinin doktorası bittiğinde anında işten atabilir.”
‘Herkes bir çuvalın içine dolduruldu’
Kararın büyük mağduriyet yaratacağını belirten akademisyen, “50/d sistemi uzun zamandır kaldırılması için mücadele edilen bir sistemdi. Ama YÖK eğer varsa terör örgütleriyle ilişkisi olanları tespit etmeden tüm ÖYP’lileri bir çuvalın içine doldurdu. Bu bir insan hakları ihlalidir. Hukuka, adalet duygusuna ve vicdana aykırıdır. Kazanılmış hakların elimizden alınmasıdır” diye konuştu.
‘İnsanları bir gecede yaftalama operasyonu’
Üniversiteden diğer bir araştırma görevlisi ise ‘anlamsız’ olarak nitelediği düzenlemeyle ilgili “Hakkında en ufak delil bile bulunmayan insanları bir gecede yaftalama operasyonudur” yorumunu yaptı.
Türkiye’deki akademilerin diğer alanlar gibi ‘ahbap-çavuş ilişkilerinin arka bahçesi olduğunu’ dile getiren akademisyen, “Sınavlarla kazandığımız kadromuz elimizden alınacak. FETÖ’cü olarak yaftalandığımzdan kovulma ihtimali de gün gibi ortada” dedi.