Birincisi, Türkiye’nin çok eski ve önemli bir tarikatı/cemaati uzun süreden beri kendi içinde bir çalışma yürütüyor. Bu çalışma, modern dönem toplumsal değişimler ve bilim karşısında nasıl bir cemaat yapısı olması gerektiği üzerine şekilleniyor.
Gelenek ve modernizm tartışmaları etrafında süren, şeyh-mürit, tarikat-birey, sorgulayıcı bilim ve cemaat prensiplerinin nasıl olması gerektiği cesurca konuşuluyor bu toplantılarda.
Toplantılara sosyal bilimciler, ilahiyatçılar, felsefeciler, yönetişim uzmanları, iletişimciler, çeşitli alanlarda akademisyenler ve uzmanlar katılıyor. Ancak önemli bir nokta şu ki, toplantılar medya üzerinden, kamuoyu önünde yapılmıyor. Dolayısı ile popülizmin, kişisel hesaplaşmanın, ötekileştirme ve siyasallaşmanın baskısı hissedilmeden son derece verimli bir tartışma oluyor.
Herkesin çok yakından bildiği bu cemaatin, çalışmalarını tamamladığında sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacağını umuyorum. Benim de bir bölümüne katıldığım bu değişim ve dönüşüm sürecinin, diğer tüm cemaatlere örnek bir çaba olduğunu söylemeliyim.
Buradaki önemli hususun, tartışmanın medya üzerinden değil, konu uzmanları üzerinden yapılması ve amacın da daha doğru ve iyiyi bulmak olduğunu unutmayalım. Son dönemde başka cemaatleri karalamak için kendini paralayan sahte kanaat önderleri ve kötü niyetli insanların televizyonlarda yaptıklarını görünce, bunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. düşünüp, diğerlerini ötekileştirmemeli.