Sokakta gördüğüm araçların bir tekerleğini bile alamayacak durumdayım şu yaşımda. Kaç yaşımda olduğumu bundan unuttum herhalde. Gençken gördüğüm, yüzdüğüm denizlerin artık sümüksü bir çöp tenekesine dönüştüğünü gördüğüm için belki de kaç yaşında olduğumu bilemiyorum. Belki de birkaç yıl önce gittiğim cennetten loca denilebilecek güzellikteki kıyıların ve koyların artık önce orman yangınlarına, sonra da rant tanrılarına ve onların tanrılarına kurban edildiğini gördüğüm için kaç yaşında olduğumu hatırlamıyorum
Her gün bir önceki günden gerçekten de daha kötü. Berat kardeşimin dediği gibi olsa keşke “Dolar on lira olsa, onbeş lira olsa”… Düşünün, akraba ve Maliye Bakanı’nın daha birkaç yıl önce açıkladığı dünyanın en kötü tablosu olabilecek doların 15 liraya çıkması bile bizim için şu anda harika olurdu. Dolar şu anda 26.96… On lira olacak ya, on beş lira olacak ya… Oldu bile, çoktan oldu ve bitti. Bizim hayatlarımız gibi eridi Türk lirası. Oysa ne güzel hayaller kurmak isterdim. Hayal bile kuramıyorum artık. Hayal kurmak bile lüks. İnsan hayali kurarken “Ya şimdi o iş olmaz, çok para lazım” demesin ya kırk küsür yaşında… Sahi kaç yaşındaydık biz? Ne ara bu kadar yaşlandık, her şey bu kadar hızlı ve hızlı tren faciası gibi geçti… O faciada da bir tek makiniste patladı ya iş, artık kısmetmiş. Allah korusunlar geçersiz, beddualar yetersiz. Kimsesizler zaten kimsesiz.