Gazeteci Hayri Demir’in Suriye’de gazetecilik yaptığı dönemdeki mesleki faaliyetlerine dair ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla yargılandığı davada tanığın ifadeleri dikkat çekti. Tanık Hasan Şahin, Suriye’de bulunmadığı tarihte, Demir’i Suriye’de gördüğünü söyledi, bir başka tanığın ifadeleri için “Benim ifadelerim” dedi.
Gazeteci Demir, Ankara 15’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın duruşmasında tanığın ifadelerine tepki gösterdi.
Demir’in yargılandığı dava devam ederken, sonradan ‘etkinlik pişmanlık yasası’yla itirafçı olan Hasan Şahin, Demir hakkında da ifadeler verdi.
Teslim olduktan sonra emniyette verdiği ifadeyi hatırlamadığını söyleyen ‘tanık itirafçı’ Demir’i tanıdığını ancak hakkında verdiği ifadeyi hatırlamadığını belirtti. Şahin, emniyet ifadesinin mahkeme tarafından kendisine okunmasını istedi.
Mahkeme başkanı bu talebi kabul ederek dosyadaki beyanları okumaya başladı. Beyanları dinleyen Şahin ifadeleri kendisinin verdiğini ve kabul ettiğini söyledi. Ancak mahkeme başkanının okuduğu ifadeler davadaki bir diğer tanık H.D.’ye ait çıktı.
Durumu fark eden gazeteci, tanık Şahin’in mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını söyleyerek, hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Mahkeme, farklı tarihleri gözardı etti
Demir ayrıca tanığın kendisini 2015 yılında Kobani’de gördüğünü söylediğine dikkat çekerek, tanığın diğer ifadesinde ise 2018-2021 yıllarında Suriye’de olduğunu hatırlattı. Demir, “Ona ve mahkeme heyetine göre; paralel evrende Adana’da yaşarken Suriye’de beni görmüş” dedi.
Gazetecinin itirazını dikkate almayan mahkeme heyeti, savcının tanık Şahin’in yeniden dinlenme talebini de kabul etmedi. Mahkeme heyeti tanığın Demir’i teşhis ettiğini, Suriye’de bulunduğunu söylediğini dikkate alırken, tarihler arasındaki farklılıkları göz ardı etti.
‘Amaç gazeteciliği cezalandırmak’
Davanın ardından Diken’e konuşan gazeteci Hayri Demir, yaşananları ‘hukuksuzluk’ olarak nitelendirdi. Mahkeme başkanının bir başka tanığa ait beyanları bilinçli okuduğunu söyledi.
Demir, Twitter üzerinden yargılamanın gazeteciliği cezalandırma amacıyla altı yıldır devam ettirildiğini söyleyerek şunları dedi:
“Onlarca meslektaşımın tutuklu olduğu, gazetecilere dönük engellemelerin her geçen gün arttığı bir ortamda kendi davamı yazmayı zül olarak buluyorum. Fakat halihazırda devam eden bugün de duruşması görülen davamdan birkaç anekdot paylaşmak istiyorum.
2016 yılından bu yana devam eden davanın açılması bile başlı başına bir hukuksuzlukken bugünkü duruşma hukuksuzluktan varılabilecek en yüksek düzeyin neresi olabileceğini ve gazetecilerin hangi mahkemelerde nasıl yargılandıklarını anlatmaya yetecektir.
Dava yıllardır devam ederken, ilginç şekilde 2021 yılında tutuklanan ve etkin pişmanlıktan yararlanan bir şahsın beni ‘teşhis ettiği’ yönündeki beyanları önceki duruşmada dosyaya eklendi.
Söz konusu şahıs, bugün tutuklu cezaevinden SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı. Kendisi beni tanıdığın, fakat hakkımdaki beyanları üzerinden zaman geçtiği için hatırlamadığını ifade etti. Kolluktaki beyanlarını tekrarladı.
‘Gözlerimin içine baka baka okudu‘
Fakat, 40 sayfalık teşhis tutağında benimle ilgili tek bir harf bile beyanı yokken, aleyhimde beyanda bulunmuş gibi kabul edilerek dosyaya eklendi. Hadi buraya kadar normal olmayanı dahi normal olarak kabul edilelim. Asıl saçmalık da bundan sonra başladı. Beni 2015 yılında Kobani’de gördüğünü iddia etti. Fakat kendisinin 2018-2021 arasında Suriye’de bulunduğu söyledi. Ona ve mahkeme heyetine göre; paralel evrende Adana’da yaşarken Suriye’de beni görmüş! Hadi bunu da kabul edelim…
Mahkeme başkanı bir başka tanığın aleyhimdeki beyanlarını gözlerimin içine baka baka okudu. Dinlenen tanığa bu beyanların kendisine ait olup olmadığını sormasıyla tanık bu beyanlarının kendisine ait olduğunu söyledi. Ardından SEGBİS kapatıldı.
Dinlenen şahsın başka birine ait beyanları, kendi beyanları olarak kabul etmesi bir yana; mahkeme başkanının bunu bilinçli yapması bir yana. Göz göre göre yapılan yalan ve hukuksuzluğa itiraz edince sözümün kesilmesi bir yana…
‘Yargı sisteminin çöküşü başka nasıl bir örnekle açığa çıkar bilemiyorum‘
Saçmalığı kısmen de olsa savcı fark edince, heyetin önünde dosyayı alıp inceleme ihtiyacı duydu. Ardından şahsın yeniden dinlenilmesini talep etti. Tabi bu arada şahıs hakkında suç duyurusunda bulunma talebimin de yargılama sonunda değerlendirilmesini istedi.
Ama başkasına ait beyanları şahsa kabul ettiren mahkeme başkanı, bu iki talebin de reddine karar verdi. Üstelik SEGBİS aracılığıyla teşhis (ki yalan olduğu açık) ettiği gerekçesiyle yeniden dinlenilmesinin dosyaya yarar sağlamayacağı gerekçesiyle bu talebi reddetti.
Yalan beyanlarla gazeteciliği cezalandırmak için her türlü çabayı hukuki! bulan yargı sisteminin çöküşü başka nasıl bir örnekle açığa çıkar bilemiyorum.”