Anlamadığınız şu: Bize ağzınızı doldura doldura ‘kraliçenin İslamcıları’ falan diyorsunuz ya, bunun hakikatle uzak yakın ilgisi olmadığını siz de biliyorsunuz. Bize ‘cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül’ dendiğinde eyvallah dedik. Bize ‘başbakanınız bundan böyle Ahmet Davutoğlu olacak’ dendiğinde eyvallah dedik. Bize ‘başbakanınız artık Davutoğlu değil’ dendiğinde eyvallah dedik. Bize ‘onlarla çalışmaya mecburuz’ denildiğinde sert itirazlarımıza rağmen FETÖ ile birlikte hareket edilmesine bile eyvallah dedik. Aradaki 3-5 gazeteciyi, 5-6 küskünü dışarıda tutarsak İslamcılar, bazen ‘maslahat’ için, ama en genelde de bu ülkenin varoluş ve var kalış mücadelesinin öneminin farkına vardıkları için seslerini yükseltmediler. Zaten genel anlamda ahlakımız da odur. Birine ‘Reis’ dediysek önüne geçmez, arkasında kalmayız, hele arkasına hiç saklanmayız. Yerimiz hep yanı olur.
Anlamadığınız şu: Biz sizin gündelik politikalarınızdan, ayak oyunlarınızdan, elde ettiğiniz kirli ve sidikli küçük iktidar alanlarınızdan beriyiz. Vaktiyle Refah Partisi’ne, Fazilet Partisi’ne destek verirken de beriydik, şimdi de beriyiz. Kendimize ait bir yol haritamız, içi güzel hedeflerle dolu bir ajandamız var.