SİNEM DÖNMEZ
Sokakta çorapsız, uykusuz çocukları görmezden gelmeye çalışarak yürüyen insanlar, kötü haberleri duymamak için açmadığınız televizyon, haberden uzak kalmak için sadece instagram’a bakılan günler…
Bir ekonomik kriz, bir savaş, kolunuzu uzatacak kadar yakın, lakin görmemek daha kolay. Unutmak daha kolay. İnsan unutur ve günahlarını bir başkasına yüklemesini iyi bilir.
Dot’un sahnelediği ‘Nefesinizi Nasıl Tutarsınız’, insanın görmezden gelmeye, unutmaya çalıştığı gerçekleri büyülü, karanlık ve ironik bir dille hatırlatıyor.
Modern, Batılı insan stereotipi ‘Coca-Cola’ reklamlarına benzer. Genç, özgüvenli, mutlu, hayata dair umutlu ve güzel insanlar.
Dana da tam öyle bir karakter. Kariyerinde önemli bir adımın eşiğinde bir müşteri ilişkileri uzmanı. Barda tanıştığı bir adamla yaşadığı tek gecelik ilişkinin sabahına uyanıyoruz hep birlikte. Simsiyah gözleri, göğsünde simsiyah bir yarası ve sivri tırnakları olduğunu söyleyen bir adam bu.
“Ben Şeytan’ın ta kendisiyim” diyor. Dana’ya bu ilişki için para ödemesi gerektiğini, ona borçlu olduğunu söylüyor. Her modern genç kadın gibi Dana bunu bir hakaret kabul ediyor. Ve Birleşmiş Milletler’de çalıştığını söyleyen Şeytan, “İki hafta içinde o para için yalvaracaksın bana” diyerek gidiyor.
Dana o gittikten sonra kız kardeşi Jasmine’le yeni işi için iş görüşmesine giderken, göğsünde taze bir siyah yara olduğunu fark ediyor.
Kafasında Şeytan’la, borçlarla ilgili oluşan soruların cevabını bulmak üzere kütüphaneye gidiyor. Kütüphaneci, “Şeytan kimseye borçlu kalmak istemez diyor, ve borçluysa ödemenin bir yolunu bir yolunu mutlaka bulur. İnsanın ruhunu satmasının temelinde bu yatar” cevabını veriyor.
Doğu’ya doğru bir yolculuk
Dana iş görüşmesinden mağlup ayrıldığını düşünürken, kız kardeşi haberi veriyor: ‘Kabul edilmişsin, İskenderiye’den çağırıyorlar.’ Jasmine, karnındaki bebeği ve Dana yola çıkıyorlar.
Şeytan, borcunu ödemek için farklı yollar denerken Dana ve kız kardeşinin başına gelenler insana çok şey düşündürüyor.
Ne savaşlar, ne ölümler, ne ekonomik krizler, ne yoksulluk, ne adaletsizlik, ne küresel ısınma, ne de mülteciler… Fark etmez. Kötü giden şeylerden sorumlu tutacak biri her zaman var. Adına Şeytan da denir, çeşitli ülkeler, politikacılar da suçlanabilir.
Yaptıklarının sorumluluğunu almak yerine başkalarını veya Şeytan’ı suçlamak insanlığın yüzyıllardır vazgeçemediği huylarından biri.
İnsan unutarak yaşıyor
Şeytan bir aralık Kütüphaneci’ye şöyle diyor: “İnsanlar unuturlar, önce üzerinde durmamaya başlar, sonra tamamen unuturlar.” İnsanın en tuhaf yanlarından biri, unutarak yaşaması. Öleceğini düşünmeden yaşaması, yüzleşmekten kaçmak için unutması.
Nitekim, Jasmine “Biz Avrupalıyız, bize bir şey olmaz” diye düşünürken, “Herkes Avrupa’dan kaçmaya çalışıyor” cümlesini duyduğunuz an, Türkiye’de, mülteci krizinin ortasında yaşayan bizlerin de gözden kaçırdığı şeyin, bir zamanlar herkesin ‘bize bir şey olmaz’ diye düşünmesi olduğunu fark ediyorsunuz. Kimse bir gün karanlıkta bir botun içinde ülke değiştirmek zorunda kalacağını düşünmez çünkü.
Medeniyet yıkılıp yeniden doğar
Berlin’den İskenderiye’ye doğru giden Avrupalı kız kardeşler arkalarında çökmekte olan Batı’yı bırakırlar. Doğu’nun kadim şehri, yıkıldıkça yeniden inşa edilen kütüphanelerin diyarı İskenderiye’ye doğru bu seyahatleri yeni bir rönesansı temsil ediyor gibidir. Oyun bu metaforu bir soru işareti olarak zihnimizin köşesine yerleştiriyor.
Doğu’daki göz kamaştırıcı kütüphaneler, silah gücü kimdeyse onlar tarafından yakılır, yıkılır, şehirler fethedilir, medeniyetler çöker. Ne ki bütün kitaplar, kütüphaneler yakılsın, başka bir yerde daha büyük bir kütüphane büyüyor olur. Medeniyetin kaderi yıkılıp yıkılıp baştan doğmaktır.
Yönetmen Murat Daltaban
Zinnie Harris’in bu zeka, metafor ve ironiyle dolu metnini, oyunun yönetmeni Murat Daltaban aynı keskinlikle taşıyor sahneye.
Oyunda Köksal Engür, Gizem Güçlü, Esra Ruşan, Murat Daltaban, Esin Alpogan, İdil Arkut, Mehmetcan Mincinozlu, Rami Çakır rol alıyor. Zinnie Harris’in yazdığı ‘Nefesinizi Nasıl Tutarsınız’ (How to Hold Your Breath) metnini Türkçeye Erdem Avşar çevirmiş.
Müzik ve ses tasarımı Oğuz Kaplangı’ya ait. Oyun sırasında çaldığı gitarın akışa katkısı büyük. Büyüleyen ışık tasarımı ise Cem Yılmazer’in elinden çıkma. Nefesinizi Nasıl Tutarsınız, 22, 23, 24 ve 25, 29, 30, 31 Mart’ta ‘DotKanyonda’da.