• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

El ele özgürleşen kadınların hikayesi: Yutmak

13/03/2017 21:45

 


SİNEM DÖNMEZ

snmdnmz@gmail.com

Craft Tiyatro’da sahnelenen ‘Yutmak’ta Ece Dizdar, Başak Daşman ve Merve Dizdar üç farklı ve yalnız genç kadının iyileşmelerini, kendilerine inşa ettikleri duvarları yıkmalarını, kendilerini bulma yolunda bir şeyleri parçalamalarını anlatıyor.


Gündelik hayatın üzerimize giydirdiği baskı ve stresle başa çıkmanın imkansızlaştığı yerde tanışıyoruz Rebecca, Anna ve Samantha’yla.

Yanında bir erkek olmadan nasıl yaşayacağını bilmeyen, artık bir şeyleri kaçırmaktan çok yorulan, insanın kötülüğüyle birebir karşılaşmaktan, kendisi olamamaktan kaçarken yine kendine dönen kadınlar onlar.

İnsanın kendisine yaptığı en kötü şey: Acımak

Oyun, üç yüksek oyuncu performansıyla açılıyor ve tabii öyle de devam ediyor. Kocasının kendisini başka bir kadın için terk etmesinin ardından kendiyle baş başa kalan Rebecca’yla tanışıyoruz önce.

Bir insanın kendine yaptığı en kötü şeyin kendisine acımak olduğunu düşünüyorum o konuşurken.

Ne iyi bir kariyer, ne güzellik, bir barda tek başına rahat rahat oturmaya yetiyor. Ve sonuçta yalnızlığa karşı öfkesini kendisinden çıkarıyor. Rebecca güzel yüzünü kendisi parçalıyor.

Bir şeyi kaçırmamak adına dünyadan kaçıyor

Sonra Anna geliyor. Kendi sesini bile unutmuş, kendine bir yuva kurmak için yuvasını söküp parça parça eden Anna. Bir gün bir şey olur ve bütün dünya başına yıkılır, o anda anlarsın. Anna da bir otobüs kaçırıyor bir gün, eve geliyor ve bir daha hiçbir şeyi kaçırmamak için evinden çıkmıyor.

Dünyanın giderek kötü bir yer olmasından kendini sorumlu tutuyor. Bir şeyi kaçırmamak adına dünyadan kaçıyor.

Yemek yemeyi bırakıyor, evi aynalardan başlayarak, parkelere kadar parça parça söküyor ve içinde saklanacağı bir kuş yuvası örmeye başlıyor. Kuru dallar yerine de kuru parkeler koyuyor.

Samantha içinde bir erkekle yaşıyor

Ve Samantha. Hangi cinsiyetin içine doğacağını insan kendi seçemiyor. İçinde bir erkekle yaşıyor Samantha. İsmi Samantha değil, Sam. Ayna karşısında sigara içerken o Samantha’ya değil içindeki Sam’a bakıyor, onun gibi içiyor sigarasını, Sam gibi yürüyor, Sam gibi konuşuyor. O ise içinde doğduğu kadını, kadın olmayı parçalıyor yavaş yavaş.

İki komşu kadının, bir kapının arkasından birbirleriyle ‘tanışıp’, konuştuğu anlar, hem çok etkileyici hem de çok ironik. Üzerine sürekli konuştuğumuz şehirli insanın yalnızlığı ve kendini izole edişini iki kadın üzerinden anlatışı çok etkileyici.

Bir kapı arkasından bile olsa bir insanla konuşmanın iyileştirici gücüne dair inancınızı perçinliyor. Yolları kesişene kadar kendi yollarında yürüyorlar. Kesiştiğinde fark ediyorsunuz, yanınızda, arkanızda bir elin olduğunu bilmek iyi geliyor.

Üç kadın birbirini iyileştiriyor

Tüm bunlar olurken, bir gün bir pelikan çıkageliyor ve Anna’nın kendisine inşa ettiği kuş yuvasına konuyor. Aç, hasta, yolunu kaybetmiş pelikanı Anna iyileştiriyor. Ve bu üç kadının yolları kesişip birbirleriyle temas ettikçe, -pelikanın iyileşmesi gibi- onlar da yavaş yavaş iyileşiyor, yavaş yavaş kendileri oluyorlar. Gitgide cesaretleniyorlar. Bu büyüyen cesareti hissediyorsunuz.

Kendilerini o büyük modern dünyanın ortasında bir başına hisseden üç kadının yalnızlıkları birbirleriyle temas etmeye başladıklarında, bir simya mucizesi gibi umuda dönüşüyor.

İbrahim Çiçek’in yönettiği ‘Yutmak’ta, üç oyuncunun yüksek ve etkileyici performanslarından serseme dönüyorsunuz.

Stef Smith’in yazdığı ve Çağ Çalışkur’un Türkçeye çevirdiği metinden sızan, modern hayata karşı duyduğu öfkenin her gün, farklı suretlerde kendini göstermesini Ece Dizdar, Başak Daşman ve Merve Dizdar elle tutulacak kadar somut bir şeye dönüştürüyor.

Renkli boyalar balyoz oluyor, çekiç oluyor

Sadece toz halinde boyalar kullanarak bir yüz kesiğinin acısını veya bir ayna kırığının yıkıcılığını karşıya geçirmek kolay iş değil. Renkli boyalar bir balyoz oluyor, bir çekiç oluyor veya bir sakal, bir yara oluyor. Elleri kolları, sahne o parlak boyalarla kaplandığında oyun bitiyor.

O renkli boyalar, çekiçler, balyozlar olmaktan çıkıp, renklerini saklamayan insanların dünyasına dönüşüyor. Ve siz gidebileceği her yere gidecek, kendini istediği gibi ifade edecek, tek başınayken de kendisi olabilecek kadınların özgürlüğü umuduyla çıkıyorsunuz oyundan.

‘Yutmak’, 14, 15, 18, 23, 25 Mart’ta Craft Kadıköy’de.

b planı soruyor: Tek bir isimden kaç önyargı çıkar?

Kategori:Keyif

SON HABERLER

Araştırma: Marmara'da köpekbalığı popülasyonu azaldı

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi’nin araştırmasına göre Marmara Denizi’nde oksijen seviyesinin düşmesi nedeniyle köpekbalığı popülasyonu azaldı.

Mardin'de son kullanma tarihi geçmiş 5 bin gıda ürünü imha edildi

Mardin’de son kullanma tarihi geçmiş 5 bin 370 gıda ürünü imha edildi.

Tırda taşınan borularda düzensiz göçmen çıktı

Edirne Kapıkule Sınır Kapısı’nda polislerce durdurulan bir TIR’da taşınan borulara gizlenen beşi düzensiz göçmen, biri Türk vatandaşı altı kişi yakalandı.

AKP'lilerle CHP'liler arasında arbede: Çevreciler komisyona alınmadı

Çevre hakları savunucularının enerji ve maden alanlarına ilişkin düzenlemeleri görüşecek Meclis komisyonuna alınmaması nedeniyle AKP ile CHP vekilleri arasında arbede çıktı.

Meclis önünde zeytinlik direnişi: Bu kadar kolay değil insanların ağacına çökmek

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’ün muhtarı Nejla Işık, zeytinlikler için, “Gerekirse burada (Meclis önü) yatacağız, açlık grevine gireceğiz” dedi.

'En tatlı yayın kazası'nın ailesi yeniden yayında: BBC'nin bir daha aramayacağını sanmışlar
Biliminsanları kapıyı araladı: Mona Lisa aslında gülümsüyor

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 788 gündür hapiste

YAZARLAR

Ofansif mizah örneği olarak birkaç anayasa maddesi

Murat Sevinç

Babalar günü bu yıl da coşkuyla kutlanmadı!

Arzu Uzunali

İnsan aynı anda iki kişiyi sevebilir mi?

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Roma dondurması meselesi

Elvan Uysal Bottoni

Gelecekten ses veren siyasetçiler…

Murat Sevinç

İşgalci kelimeler

Mustafa Dağıstanlı

Dere Sokak Üçlemesi, 'Körfez'le sona eriyor

Behzat Şahin

GÜNÜN 11’İ

Zeynep Gürcanlı: İsrail'in çok övündüğü 'Demir Kubbe', İran'ın saldırıları karşısında dayanamadı

Şirin Sever: 'Ben neden para verip denize gireyim?'

Nazım Alpman:  İlerde, halkı tarafından en fazla hakaret edilen siyasi lideri olarak not edecekler

Şebnem Korur Fincancı: İşin ucunda kâr oldu mu herkes herkesi destekliyor

Eren Aka: Belediyeler de turizmde ciddi bir aktör haline geldi

Sinem Vural: Göçer, 'Hayaller Şili, gerçekler Nijerya' diyerek gelir dengesizliğinin tüm sektörü etkilediğini belirtti

Ertuğrul Kürkçü: İsrail'in Türkiye'ye askeri saldırı iddiası stratejik intihar girişiminden başka hiçbir eylemi ima etmiyor

İbrahim Daş: Gerek İsrail gerekse ABD burası ayrı bir devletçik olacak diyor

Mehmet Y. Yılmaz: Bahçeli, 'terörsüz Türkiye' meselesinde Erdoğan'ın işi yavaştan almasına mı sinirleniyor?

Murat Muratoğlu: Ekonominin durumu o sırada nasıl olacak, meçhul!

Mikdat Karaalioğlu: Savaşın nerede duracağına İsrail karar verecek

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×