SİNEM DÖNMEZ
Craft Tiyatro’da sahnelenen ‘Yutmak’ta Ece Dizdar, Başak Daşman ve Merve Dizdar üç farklı ve yalnız genç kadının iyileşmelerini, kendilerine inşa ettikleri duvarları yıkmalarını, kendilerini bulma yolunda bir şeyleri parçalamalarını anlatıyor.
Gündelik hayatın üzerimize giydirdiği baskı ve stresle başa çıkmanın imkansızlaştığı yerde tanışıyoruz Rebecca, Anna ve Samantha’yla.
Yanında bir erkek olmadan nasıl yaşayacağını bilmeyen, artık bir şeyleri kaçırmaktan çok yorulan, insanın kötülüğüyle birebir karşılaşmaktan, kendisi olamamaktan kaçarken yine kendine dönen kadınlar onlar.
İnsanın kendisine yaptığı en kötü şey: Acımak
Oyun, üç yüksek oyuncu performansıyla açılıyor ve tabii öyle de devam ediyor. Kocasının kendisini başka bir kadın için terk etmesinin ardından kendiyle baş başa kalan Rebecca’yla tanışıyoruz önce.
Bir insanın kendine yaptığı en kötü şeyin kendisine acımak olduğunu düşünüyorum o konuşurken.
Ne iyi bir kariyer, ne güzellik, bir barda tek başına rahat rahat oturmaya yetiyor. Ve sonuçta yalnızlığa karşı öfkesini kendisinden çıkarıyor. Rebecca güzel yüzünü kendisi parçalıyor.
Bir şeyi kaçırmamak adına dünyadan kaçıyor
Sonra Anna geliyor. Kendi sesini bile unutmuş, kendine bir yuva kurmak için yuvasını söküp parça parça eden Anna. Bir gün bir şey olur ve bütün dünya başına yıkılır, o anda anlarsın. Anna da bir otobüs kaçırıyor bir gün, eve geliyor ve bir daha hiçbir şeyi kaçırmamak için evinden çıkmıyor.
Dünyanın giderek kötü bir yer olmasından kendini sorumlu tutuyor. Bir şeyi kaçırmamak adına dünyadan kaçıyor.
Yemek yemeyi bırakıyor, evi aynalardan başlayarak, parkelere kadar parça parça söküyor ve içinde saklanacağı bir kuş yuvası örmeye başlıyor. Kuru dallar yerine de kuru parkeler koyuyor.
Samantha içinde bir erkekle yaşıyor
Ve Samantha. Hangi cinsiyetin içine doğacağını insan kendi seçemiyor. İçinde bir erkekle yaşıyor Samantha. İsmi Samantha değil, Sam. Ayna karşısında sigara içerken o Samantha’ya değil içindeki Sam’a bakıyor, onun gibi içiyor sigarasını, Sam gibi yürüyor, Sam gibi konuşuyor. O ise içinde doğduğu kadını, kadın olmayı parçalıyor yavaş yavaş.
İki komşu kadının, bir kapının arkasından birbirleriyle ‘tanışıp’, konuştuğu anlar, hem çok etkileyici hem de çok ironik. Üzerine sürekli konuştuğumuz şehirli insanın yalnızlığı ve kendini izole edişini iki kadın üzerinden anlatışı çok etkileyici.
Bir kapı arkasından bile olsa bir insanla konuşmanın iyileştirici gücüne dair inancınızı perçinliyor. Yolları kesişene kadar kendi yollarında yürüyorlar. Kesiştiğinde fark ediyorsunuz, yanınızda, arkanızda bir elin olduğunu bilmek iyi geliyor.
Üç kadın birbirini iyileştiriyor
Tüm bunlar olurken, bir gün bir pelikan çıkageliyor ve Anna’nın kendisine inşa ettiği kuş yuvasına konuyor. Aç, hasta, yolunu kaybetmiş pelikanı Anna iyileştiriyor. Ve bu üç kadının yolları kesişip birbirleriyle temas ettikçe, -pelikanın iyileşmesi gibi- onlar da yavaş yavaş iyileşiyor, yavaş yavaş kendileri oluyorlar. Gitgide cesaretleniyorlar. Bu büyüyen cesareti hissediyorsunuz.
Kendilerini o büyük modern dünyanın ortasında bir başına hisseden üç kadının yalnızlıkları birbirleriyle temas etmeye başladıklarında, bir simya mucizesi gibi umuda dönüşüyor.
İbrahim Çiçek’in yönettiği ‘Yutmak’ta, üç oyuncunun yüksek ve etkileyici performanslarından serseme dönüyorsunuz.
Stef Smith’in yazdığı ve Çağ Çalışkur’un Türkçeye çevirdiği metinden sızan, modern hayata karşı duyduğu öfkenin her gün, farklı suretlerde kendini göstermesini Ece Dizdar, Başak Daşman ve Merve Dizdar elle tutulacak kadar somut bir şeye dönüştürüyor.
Renkli boyalar balyoz oluyor, çekiç oluyor
Sadece toz halinde boyalar kullanarak bir yüz kesiğinin acısını veya bir ayna kırığının yıkıcılığını karşıya geçirmek kolay iş değil. Renkli boyalar bir balyoz oluyor, bir çekiç oluyor veya bir sakal, bir yara oluyor. Elleri kolları, sahne o parlak boyalarla kaplandığında oyun bitiyor.
O renkli boyalar, çekiçler, balyozlar olmaktan çıkıp, renklerini saklamayan insanların dünyasına dönüşüyor. Ve siz gidebileceği her yere gidecek, kendini istediği gibi ifade edecek, tek başınayken de kendisi olabilecek kadınların özgürlüğü umuduyla çıkıyorsunuz oyundan.
‘Yutmak’, 14, 15, 18, 23, 25 Mart’ta Craft Kadıköy’de.