MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
İnme geçiren her üç hastadan ikisinde, yüzde kayma, konuşma bozukluğu ve kolda güçsüzlük belirtileri görülüyor. Türk Nöroloji Derneği Başkanı Mehmet Akif Topçuoğlu, bunların yanı sıra bacakta güçsüzlük, dengesizlik, görme bozukluğu da yaşanabildiğini söyledi: “İnmeden şüphe edilirse derhal 112 aranmalı, hastaneye ambulansla gidilmeli.”
Türkiye’de yaşlı nüfusla birlikte, inme sıklığı da giderek artıyor. İnme beyin damarlarının tıkanması ya da kanamasıyla gelişiyor. Ancak hastaların çoğunda inme nedeni ani tıkanma. 2019 istatistiklerine göre, Türkiye’deki toplam 436 bin ölümün yüzde 8’i (yaklaşık 35 bini) inmeden kaynaklandı. Yaklaşık on katı da beyin damar hastalıklarına bağlı olarak yürüme ve konuşma yetisini kaybetti, yiyemiyor, içemiyor, mesleğini ve işini yapamıyor, bakıma muhtaç yaşıyor.
‘Yaşlanıyoruz, inme artmaya devam edecek’
Topçuoğlu “Kimse inmede azalma beklemesin. Toplumumuz hızla yaşlanıyor. İnme daha da artacaktır” dedi.
İnme önlenebilir. Topçuoğlu bunun için tek yolun kişisel sağlıkla ilgili rakamları bilmek olduğunu vurguladı: “Boy, kilo ve yaşını bilmek yeterli değil. Tansiyonunu, kan şekerini, kolesterolünü, bel çevreni, günde kaç adım yürüdüğünü bileceksin. Hiç sigara içmeyeceksin ve hiç alkol kullanmayacaksın. Kalp atımının düzenli olup olmadığını da bileceksin. İlaçlarını düzenli kullanacak ve doktor kontrolüne zamanında gideceksin.”
İnme sıklığında dikkat çekici artış yaşanıyor. Tahminlere göre, 1 milyon 400 bin dolayında kişi inme geçirdi ve yaşamına devam ediyor. Buna her yıl yaklaşık 180-200 bin arasında yeni inme hastaları ekleniyor. Bunlar kamu hastanelerinin verileri. Özel hastanelerde giden hastalar da katılınca, sayı da artıyor.
‘Rakamlarınızı hasta olmadan öğrenin’
İnme sıklığındaki artışın en önemli nedeni, yaşam tarzının damar sağlığına zarar vermesi. Kalp damarlarına zarar veren her faktör, beyin damarlarını da bozuyor. Topçuoğlu, “Rakamlarımızı bilmiyoruz. Boyunu, kilosu bile bilen çok az. Tansiyonumuzu, bel çevremizi, kullandığımız tuzun ve aldığımız kalorinin miktarını, yürüdüğümüz mesafeyi, kan şekerini, iyi ve kötü kolesterol rakamlarını bilmemiz lazım. Bu rakamları hasta olmadan öğrenmeliyiz. Hastalar, ‘Hiç ömrüm boyunca hastaneye gitmedim, felç oldum, acil servise geldim. Ben çok sağlıklıydım’ diyor. Halbuki bütün damarları tıkalı. Damar sağlığına dikkat etme kültürümüz, check-up alışkanlığımız yok.”
Damar sağlığını korumak hem inme ve kalp damar hastalıklarından koruyor hem de Alzheimer’ı yavaşlatıyor. Topçuoğlu, inme geçirmemek için sağlıklı beslenmeyi, yağ ve tuz miktarının azaltılmasını, meyve ve sebze miktarını artırmayı, kilo almamayı, düzenli egzersiz yapmayı, stresten kaçınmayı öneriyor ve ekliyor: “Sigara içmemeli ve içirmemeliyiz. Alkolü ise hiç kullanmamalıyız.”
‘Dört buçuk saat, erken müdahalede çok önemli’
İnmede damar açıcı tedaviler kullanılıyor. İlaç verilerek ya da damardan anjiyoyla girilerek tıkayıcı dışarıya alınıyor. Ancak tedavide zamanın hayati önemi var. “İnmede çare erken müdahale” diyen Topçuoğlu şöyle devam etti: “İnmenin çok sayıda belirtisi var ama yüzde kayma, kolda güçsüzlük, konuşma bozukluğunu herkes tanıyabiliyor. Bu tip durumda hiç beklemeden 112’yi aramanız lazım. İlk dört buçuk saat çok önemli. Kendiniz hastaneye giderseniz hem trafikte ‘duman’ olursunuz hem de inme merkezini bilemeyebilirsiniz. 2019’da Türkiye’nin inme tebliği çıktı. İnme tebliği çıkınca, Sağlık Bakanlığı hastaneleri ‘inme merkezi’ ve ‘inme ünitesi’ diye iki gruba ayırdı. İnme üniteleri biraz daha hafif hastalara bakıyor. Esas tedaviyi inme merkezi yapıyor. 112’yi ararsanız gelen ambulans inme merkezine götürüyor. Hasta yanlış hastaneye giderse ve orada inme tedavisi yapılmıyorsa ilgili merkeze sevk eder. Yollarda dört buçuk saat bitebilir. Damardan verilen tedavi ilk dört buçuk saat içinde anjio tedavisi ise ilk sekiz saatte başlanırsa faydası en fazla oluyor.”
İnme tedavisinde en iyi işleyen sistemlerden biri Ankara’da. Yedi yıldır nöbet sistemi uygulanıyor. İnme için hangi hastanenin, hangi gün nöbetçi olacağını sağlık il müdürlüğü belirliyor. 112 de inme hastalarını nöbetçi merkezlere götürüyor. Hasta daha yoldayken, merkezde ekip hazır bekliyor. Gelir gelmez tetkikler, anjiyografi yapılıyor. Topçuoğlu, “Hasta hastaneye geldikten sonra bir saat içinde bu tedaviye başlanması gerekiyor. ‘İnme oldu geçer mi geçmez mi?’ diye evde beklendiğinde, müdahale zamanı kaçırılıyor. Kaçırıldıktan sonrası trajedi. İnmede çare, erken müdahale. Mutlaka 112’yi arayın” uyarılarını yaptı.
Bu 21 belirtiniz varsa nöroloğa gidin
58’inci Ulusal Nöroloji Kongresi’nde, aşağıdaki 21 şikayetten biri veya birkaçı bulunanların nöroloji uzmanına başvurması vurgulandı: El, ayak uyuşukluğu, yutma, çiğneme güçlüğü; istemsiz kas kasılması, el titremesi, huzursuz bacaklar, unutkanlık, konuşma bozukluğu, baş dönmesi, baş ağrısı, bayılma, çift görme, kolda güçsüzlük, bacakta güçsüzlük, dengesizlik, yürüyememe, felç, yüzde kayma, uyku problemi, dalma, sıçrama veya istemsiz kasılma, düşme ve ani görme kaybı.
Öte yandan kongrenin bu yılki ana teması ‘Nörolojik Yoğun Bakım’ olarak belirlenmişti. Alanın en önemli dergilerinden JAMA Neurology’de ekimde yayımlanan bir meta-analizde genel yoğun bakıma kıyasla nörolojik yoğun bakımda yatan akut beyin hasarlı hastaların (sayı 55 792 idi) sağ kalma şansının yüzde 17 daha fazla olduğu tespit edildi. Yani kabaca beşte bir. Topçuoğlu, konunun önemini şöyle anlattı: “Bu çok yüksek bir oran. Ek olarak nöroyoğun bakım ünitelerinde iyi fonksiyonel durumda taburcu olma şansı da yüzde 17 fazla. Bunun nedeni işin başında başta nörolog veya nöroşirurji uzmanı olması ve ekibin nörolojik hastalıklardaki deneyimini yansıtma kabiliyeti. Ama bu gerçek ülkemizde görmezden geliniyor. Nörolojik yoğun bakımları desteklemek Sağlık Bakanlığı’nın en öncelikli işleri arasında olmalı. Temel prensip diğer organlar gibi beynin de girdiği şekilde yoğun bakımdan çıkması. Eğer yoğun bakımda IQ’nuzun yüzde 20’sini bırakırsanız iyi bir tedavi yapılamamıştır.”