Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu art arda gelen kayyım atamaları için “Yaşananlar demokrasinin askıya alındığı darbe dönemlerini hatırlatmaktadır” dedi.
Son olarak Esenyurt’un ardından Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanmıştı.
TBB art arda gelen kayyım atamalarının ardından Ankara’daki olağanüstü toplandı. Yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk de toplantıya online olarak katıldı.
Toplantısı sonrası konuşan İmamoğlu’nun açıklamaları özetle şöyle:
‘İçişleri bakanının görevden alma yetkisi yok’
* Mardin büyükşehirle, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım kararlarıyla bir kez daha hukukun temel ilkeleri, en temel insan hakları pervasızca çiğnenmiştir. Bugün demokrasimiz, bir kez daha derin bir yara almıştır. Anayasa’mıza göre mahalli idarelerin karar organları, kanunda gösterilen usulle ve seçmenler tarafından seçilerek oluşturulmakta, mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kaybetmeleri konusunda denetim yargı yoluyla olmaktadır. Anayasa’mızda İçişleri Bakanına verilen görevden uzaklaştırma tedbiri, yalnızca mahalli idare organlarının görevleriyle ilgili bir suç işlemeleri halinde kullanılabilecek istisnai bir yetki olarak sayılmıştır. Belediye kanununda da kayyım atamasına dayanarak yapılan hükümde içişleri bakanına görevden alma yetkisi tanınmamıştır.
* Kayyım uygulaması yerel demokrasinin anayasayla teminat altına alınmış en önemli göstergesi olan halk iradesini ortadan kaldırmaktadır. Bu uygulama sadece başkan atamasıyla sınırlı olmayıp seçimle oluşan belediye meclisi encümeni ve meclis komisyonlarının çalışması imkanını da ortadan kaldırmaktadır.
‘Yaşananlar darbe dönemlerini hatırlatmakta’
* Bu kararlara imza atan iktidar yüzünden Türkiye, muasır medeniyet düzeninden kopmakta, totaliter rejimler ligine taşınmaktadır. Hukuktan uzaklaşarak atılan bu adımlar, ülkemizi seçimli demokrasi olmaktan çıkarmaktadır. Ülkeyi yönetenler seçilebiliyorlarsa bunu millet iradesi saymakta; seçilemiyorlarsa kayyımları devreye sokmaktadır. Yaşananlar demokrasinin askıya alındığı darbe dönemlerini hatırlatmaktadır. Bu kararların sonuçları salt siyasi değildir. Demokrasiden uzaklaşmak, dünyanın en kırılgan ekonomilerinden biri olmamıza yol açmaktadır. İşte bu yüzden, emeklisinden öğrencisine herkes ağır bir geçim sıkıntısı içindedir.
* Kayyım uygulamasıyla yerel halkın vergileriyle katkılarıyla oluşturulan bütçe bu yetkinin meşru kullanıcısı yerel yönetici yerine içişleri bakanlığının bir memuruna teslim edilmiştir. Merkezi idare belediyelerin hiyerarşik amirine dönüştürülmüştür. Son sekiz yıldır alınan kararlar, yapılan uygulamalar ülkemizde keyfi vesayet yönetimini açığa çıkarmıştır.
‘Kime yapılırsa yapılsın karşı çıkacağız’
* Merkezi hükümet yerel yönetimleri idari ve mali olarak baskılamaktan sonuç alamamıştır. Belediye başkanlarımız ve meclis üyelerimiz tüm imkansızlıklara rağmen halka hizmet için canla başla çalışmaktadırlar. Son seçimlerle dahi, iktidar baskısına rağmen, halkın teveccühü iktidardan yana olmamıştır. Artık merkezi hükümet seçimle kazanamadığı belediyelerin yönetimini ne yazık ki idari işlemle gasp etme yolunu seçmiştir. Bilinmelidir ki bizler seçimle iş başına gelmiş yerel yöneticiler olarak her türlü baskının, anti-demokratik uygulamanın, belediye başkanlarına yönelik yapılan çok çirkin şafak operasyonlarının itibarsızlaştırma aracı olarak kullanması uygulanmasının kime yapılırsa yapılsın, karşısında olacağız. Demokrasiye olan inancımızı en yüksek seviyede sürdüreceğiz.
Sandık çağrısı
* Tek adamcı bu model kabul edilebilir değildir. Türkiye bu zihniyetten bir an evvel kurtulmalıdır. Bunun yolu da sandıktır. Milletin iradesidir. 101 yıldır devam eden Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik varlığına zarar vermektedir. Bu bakımdan;
- Belediye başkanlığının sona ermesi, meclis feshi, görevden alma gibi konulardaki usuller Anayasa ve belediye kanununda bellidir. Daha sonra kanun hükmünde kararnameyle (KHK) getirilen istisna hükümlerine ihtiyaç bulunmamaktadır.
- Masumiyet karinesi ceza hukukun en temel ilkelerinden birisidir. Bu ilkelere uygun hareket edilmelidir. Suç gibi ceza da bireysel olmalıdır. Tümden bir kuruma kayyım atanması, meclisin dahi kapatılması doğru değildir.
- Olağanüstü koşullarda getirilmiş kayyım düzenlemesinin olağan dönemlerde de kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
- Belediye başkanlığının boşalması halinde kayyım uygulaması dahil meclisin kendi üyeleri arasından başkan veya başkan vekili seçme uygulamasının kanunda belirtilen temel ilkeler çerçevesinde istisnasız sürdürülmesi gerekmektedir.
- TBB olarak bu antidemokratik uygulamaların sona erdirilmesi amacıyla siyasi partilerle en güçlü şekilde istişareler yapılması için bugün itibariyle harekete geçiyoruz.
- Ulusal ve uluslararası platformlarda izah edilemeyen uygulamalara meydan verilmemesi bakımdan kayyım düzenlemesinin kaldırılması ve seçim kanunlarının gözden geçirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin harekete geçmesi şarttır.
‘AKP’li arkadaşın tavrı o kadar çirkin ki’
İmamoğlu açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı:
* AKP’li arkadaşın (AKP Grup Başkanı Abdullah Güler) “Bu uygulamalar devam edecektir” tavrı ve tarzı o kadar yakışıksız ki, o kadar çirkin ki… Milletin iradesiyle oraya gelmiş bir milletvekili, normalde, normal bir akışta yargının işi olan, devletin kurumlarının işi olan bir hususta irade beyan etmektedir. Aynen benim de şahsen yargılandığım bir davada hukuki bir karar vermesi öngörüldüğü bir halde sürülen bir hakimle ilgili İBB Meclisi’nde yine grup başkanvekili ya da sözcüsünün “O hakimi niçin sürdüğümüzü biliyoruz” cümlesindeki cevap gibi. Birisi, “Bu uygulamalar devam” edecektir hükmünü, iradesini ortaya koyuyor; diğeri de “Hakimi niye sürdüğümüzü biz biliyoruz” diyebilecek kadar bir ‘şahsım devleti’ anlayışı ve ifadeleri ortaya çıkmaktadır. Bu söylemi kınıyorum. Hukuka aykırıdır. Hukukçu kimliğiyle hele hele bunu ifade eden bir kişi, kendi hukuki bilgisini ve görgüsünü gözden geçirmelidir.
Olası kayyımlar
* (Olası kayyımlara karşı bir eylem planınız var mı?) Türkiye Belediyeler Birliği kuruldu kurulalı ilk kez böylesi güçlü bir hamleyi ortaya koyuyor. Tabii bu burada biter mi? Asla. Zaten siyasi partiler, kendi haklarında hukuk mücadelesini ve aynı zamanda toplumu bilgilendirmeyi, milletimizi bilgilendirmeyi ve bu sürecin bitmesiyle ilgili eylem planlarını yürütüyor. Başta CHP olmak üzere. Aynı zamanda TBB olarak bugün TBMM’de, özellikle milletvekili olanlar başta olmak üzere, partilerin birçoğuyla ilgili irtibata geçilmiştir. Daha sonra da başka partilerle de irtibata geçilme konusunda bir sınırımız olmayacaktır.
* Bugün itibariyle netleşen; CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’le, Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Gültekin Uysal’la, DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan’la, Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu’yla, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Musavat Dervişoğlu’yla, Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu’yla ve Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’la görüşme takvimi belirlenmiştir. Diğerleriyle ilgili büyük bir kısmı şehir dışında olduğu için görüşme ortamı sağlanmamıştır. Ama ilerleyen vakit diliminde tekrar görüşme girişimlerimiz sürecektir.
* TBMM başkanından (Numan Kurtulmuş) da görüşme talebimiz olmuştur. O da yurt dışı seyahatinden ötürü olamayacağını dönüşte görüşmek istediği yönündeki fikrini bizimle paylaşmıştır. Bu işlerin kökten düzelmesi için birtakım yönetmelik ve uygulamaların gözden geçirilmesi hususundaki görüşlerimizi ve taleplerimizi, bütün siyasi iradelerle paylaşacağız. Bugünkü uygulamayı siyasi çerçevede başka mecralarda, platformlarda tartışabiliriz. Ama TBB çatısındaki bakışımız ve duruşumuzu bu işin tümden, birisinin iki dudağı arasından değil hukukun, yasanın hükümleri üzerinden sağlıklı bir şekilde işletilmesi gerçeğini ortaya koymak ve bunu sağlama mücadelesidir.
‘Buyursun gelsinler’
* Hukuksuzluğa karşı mücadele bu ülkede otoriter akla karşı mücadele, baskıcı davranışlara karşı mücadele, milletimizin adil ve eşit ortamda yaşamasını sağlamak. Her bir ferdinin kendisini mutlu, huzurlu ve güvende hissettiği bir ülke var olmasını sağlamak… Benim mücadelem bu. Dolayısıyla, meseleyi bir adaylık tarifiyle köşeye sıkıştırmaya çalışanlara “Allah akıl versin” diyorum. Ben zaten mücadelenin içerisindeyim. Uğraşmaya devam ediyorum. Bundan sonra da devam edeceğim.
* Bu TBB hattındaki mücadelem. İBB başkanlığı hattında da mücadelem var. “Cumhuriyet Halk Partili Ekrem İmamoğlu” mücadelem de var. “Vatandaş Ekrem İmamoğlu” mücadelem de var. Onlarla uğraşmakta kararlı bir kişiliğim var ve bundan da geri adım atmayacağım. Benim mücadelem devam ediyor. Hadi buyursun engellesinler.
‘Ahmet Türk başkanımızı davet etmeye devam edeceğiz’
* Hukuki süreçler elbette takip edilir. TBB bünyesinde kurumsal, hukuki kurumlar birimler vardır. Ama ben ve arkadaşlarım TBB encümeni toplantılarımıza Ahmet Türk başkanımızı davet etmeye devam edeceğiz.
‘Hukuki süreci tamamlayıp bölgeyi ziyaret etmek düşüncem var’
* Bölge ziyareti düşünüyorum ama önce şu siyasi iradeye olan hukuki süreci tamamlayıp ardından bölgeyi de ziyaret etmek düşüncem var. Hızlıca onu da gerçekleştireceğim.
Esenyurt’taki olaylar: ‘Utançla başım öne eğildi’
* Bir kayyum atanıyor. Sanki çok önemli bir iş yapılmış gibi çok gururlu ve keyifli bir iş yapılmış gibi bir fotoğraf çekilerek basına ve kamuoyuna servis ediliyor. Ben bunu yapmam. Ben bürokrat değilim ama ben yapmam. Böyle bir görevi almam ve yapmam.
* İkincisi benim polisimi halkla, milletle karşı karşıya getirmek için bütün hamleler yapılıyor. Barikat kurarak polisimizi bu zor duruma düşüren bütün yöneticileri kınıyoruz. Seçilmiş meclis üyesini belediye sokmamak aklı, kime ait? Bu akılsız akıl kime ait? Çok merak ediyorum. Ben utançla Mısır’da, Birleşmiş Milletler Habitat Toplantısı’nda o görüntüleri gördükçe utançla başım öne eğildi. Dünya huzurunda. Bunu kime anlatabilirsiniz? Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışır mı?
* Buradan onlara sesleniyorum: Yarın utanacağınız, başınızı öne eğeceğiniz, hayat boyu pişman olacağınız işleri yapmayın. Devletin aklı bu değil. Herhalde birileri bugünkü durumdan kraldan fazla kralcı olma peşinde koşmalarıdır. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Bir hata yaptınız; bırakın meclis üyeleri görevlerini yapsın. Komisyonlar kurulsun, çalışsın. Denetlesin. Yarın da hesap versin. Bu millet onları seçti. 101 yıldır bu ülke, cumhuriyet ve demokrasiyi daha iyi hale getirmek için mücadele veriyor. Dönem dönem birileri arkasından asılmıştır. Ama milletin mücadelesi, hep iyileşmesi içindir. Milletimize güveniyoruz.