Bursa ziyaretinde yurttaşlara seslenen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bize yapılan kayyum atama girişimleri, Diyarbakır’dan Mardin’e, Van’dan İstanbul’a, milyonlarca insanımıza yapılan bu haksız ve bu hukuksuz girişim, memleketimizin demokrasisine büyük bir zarar verme girişimidir” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bursa Gemlik’teki İstiklal Caddesi’nde esnafı ziyaret etti. İmamoğlu’na, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan eşlik etti.
ANKA’nın haberine göre Bir esnaf İmamoğlu’na, “Bize huzur veriyorsunuz, güven veriyorsunuz. Çok ihtiyacımız var. Atatürkçülüğe çok ihtiyacımız var” dedi. İmamoğlu’ysa “Memleketimizin bütün değerlerini hep beraber yücelteceği” karşılığını verdi.
Gün içerisinde kentte çeşitli yerleri ziyaret edip konuşmalar düzenleyen İmamoğlu, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’i makamında ziyaret ettikten sonra Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan coşkulu bir kalabalığa konuştu.
‘Beni Bursa’ya onlar zorla yolladı‘
Bursa’nın ‘hak ettiği şekilde yönetilmediğini’ söyleyen İmamoğlu, şunları dedi:
* Bursa için gelecekte çok güzel günlerin bizi beklediğini hem 2023 için hem de 2024 için coşkuyla, ümitle ve de kararlılıkla söylüyorum burada. Diyecekler ki, ‘İmamoğlu’nun Bursa’da işi ne?’ Bir kere beni Bursa’ya onlar zorla yolladı. Ortaya koydukları haksızlığa, hukuksuzluğa ve demokrasiye verdiği zarara karşı, beni milletimizle buluşmaya onlar mecbur ettiler. Çünkü onlar neyi yok saydılar? Sizin iradenizi yok saydılar. Sizlerin oylarınızı yok saydılar. Mustafa Kemal Atatürk’ün, bu güzel Cumhuriyet’in kurucusunun bize o kutlu ifadesi vardır ya; ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.’ İşte o kutlu mesajı ‘Biz yok sayıyoruz’ dediler. Aslında bunu yeni demediler. Uzun zamandır diyorlar. Kendi kurmak istedikleri rejimi hayata geçirdikten sonra, ısrarlı bir biçimde diyorlar.
* 31 Mart’ta, devletimizin kamu kurumu Anadolu Ajansı’nda verileri kapattılar ya Türkiye’ye vermeye vermemeye başladılar ya; işte o anda düğmeye basmışlardı. Ama bu sefer, sert duvara tosladılar, çatladılar, patladılar. Ne demiştim seçim akşamı kararlılıkla hepinizin huzuruna çıkıp, milletimize hangi mesajı vermiştim? ‘Hak yemedim, hakkımı da yedirmem.’ Hele hele milletimizin hakkını ve iradesini asla yedirmem, asla yedirmem.
* İlk günden bugüne, mücadelemizin zor olacağını biliyorduk. Bizlere sıkıntılar yaşatacaklarını biliyorduk. Akla hayale gelmeyen kötülükleri düşüneceklerini ve onları uygulamaya koyacaklarını biliyorduk. Hiç şüphe etmedik. Ve burada bizi yanıltmadılar. Keşke yanıltsalardı. Keşke o kötü akıldan uzak dursalardı. Ama böyle bir karar verdiler. Kim bunlar? Bir avuç insan. Bir avuç ve tek kişi. Tek kişilik akıl. Ama bilmiyorlar ki; burada 86 milyon insanın aklı var. Ve aynı zamanda 86 milyon insanımızın hakkı var.
* Bize yapılan hukuksuzluk, kayyum atama girişimleri, milyonlarca insanımıza, Diyarbakır’dan Mardin’e, Van’dan İstanbul’a, milyonlarca insanımıza yapılan bu haksız ve bu hukuksuz girişim, memleketimizin demokrasisine büyük bir zarar verme girişimidir.
* Hep birlikte buna dur diyeceğiz. Bana mahkemenin kararının çıktığı akşam, birçok basın mensubu sordu, ben de ‘Meydanda söyleyeceğim’ dedim. Ne dedim? ‘Benim şu anki umudum, dün 1 ise, şimdi milyon’ dedim. Şu anda, sizin gözlerinizdeki o ışığa baktığımda, ümidimi ve umudumu tarifleyecek kelime bulamıyorum; yetmez. Kararlılıkla yürüyeceğiz. Hak, hukuk, adalet mücadelesi vereceğiz. Demokrasi mücadelesi vereceğiz. Türkiye’mizin, Cumhuriyet’imizin yüzüncü yıl dönümünde biz milletimize layık olacağız. Cumhuriyet’imize layık olacağız. Devletimize layık olacağız. Mustafa Kemal Atatürk’e layık olacağız. Ve mutlaka buna dur diyeceğiz.
* Bu ülkede Cumhuriyet’imiz var, bize emanet. Yüzüncü yılına girdi. Şimdi iki kavramı daha bununla buluşturduğumuzda, önümüzde hiçbir engel yok. Bir tanesi; en güçlü haliyle demokrasi. Demokrasiyle buluşacağız. Bir diğeri, adaletle… Adaleti, siyasetin silahı olan olarak kullanan o akıldan kurtaracağız. Yargının bağımsızlığıyla, adil bir ülkeyi hep birlikte var edeceğiz. İşte bunları yan yana koyduğumuzda, biz, 21’nci yüzyılla ilgili o hayallerimizin her birisini teker teker hayata geçireceğiz. Kimlerin sayesinde? Deneyimli, güzel insanlarımızın sayesinde. Biz, bu güzel işleri, Türkiye’nin pırıl pırıl genç nüfusuyla başaracağız.
* Çok az kaldı. Çok çalışıyoruz. Hepimiz, şehrinde güzel işler yapan insanlarız. Burada Nilüfer Belediyemizde olduğu gibi, çok çalışıyoruz. Altılı Masa, çok çalışıyor. Ülkemizin demokrasisi için çok çalışıyor. Hepimiz, bu sürecin kazançla, kazanımla bitmesi için hayaller kuruyoruz. Umudumuzu tazeliyoruz. Bazen umutsuzluklar duyuyorum. Bazen gönül kırıklıkları, ‘Acaba ne olacak’ duyguları görüyorum. Asla umutsuz olmayın. Umut için ne yapın biliyor musunuz?
* Ben, 6 Mayıs’ta, ‘Umut burada’ demiştim ya; aslında size kendinizi işaret etmiştim. Umudu görmek isteyen, aynaya baksın, gözlerinin içine baksın. Kendi gözlerinin içine baksın. Milletçe umuduz. Onun için asla umutsuz olmayın. Asla vazgeçmeyin. Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak, Her şey çok güzel olacak. Yaşasın demokrasi, yaşasın adalet, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.”