Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisine ilişkin açıklamasını ‘oldukça önemli bulduğunu’ duyurdu.

Bahçeli pazartesi şu açıklamayı yapmıştı:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir.
Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.”
MHP liderinin açıklamasına İmamoğlu’ndan ilk yorum geldi. Çağrı ve tespitleri ‘oldukça önemli’ bulduğunu belirten İmamoğlu’nun X‘teki açıklaması şöyle:
* Aziz milletim, ülkemize ve milletimize hizmet etme gayretiyle yola çıkan ben ve çalışma arkadaşlarımın mübarek Ramazan ayında, bir sahur vakti evlerimize yapılan şafak operasyonlarıyla gözaltına alınıp, tutuklanması maşerî vicdanda kabul görmemiştir. Aziz milletimiz verdiği sarih, sahici, güçlü ve haklı tepkiyle demokrasiye ve iradesine ne kadar bağlı olduğunu hamdolsun bir kez daha göstermiştir.
‘Kriz, kaos ve kargaşayı tercih eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır’
* Demokrasiye yapılan bu müdahaleye karşı milletimizin verdiği güçlü tepki kendi iradesine sahip çıkmanın yanı sıra, ülkemizde giderek artan antidemokratik uygulamalara, yıpranmış adalet sistemimize, milletimizin geleceğini ve gençlerimizin umutlarını karartan ekonomik çöküşe karşı haklı bir feryattır. Bizlerin tutuklanmasına karşı milletimizin gerçekleştirdiği şiddetten uzak, her yerde Türk bayraklarının dalgalandığı ve özünde vatan sevgisi olan protestolar, asla ülkemizin yaşadığı kriz, kaos ve kargaşanın sebebi değildir. Bugün Türkiye’ye yaşatılan kriz, kaos ve kargaşanın asıl sebebi yargı eliyle yapılmaya çalışılan darbe girişimidir. Kriz, kaos ve kargaşayı tercih eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
‘Millet vicdanında ağır hasara neden olmuştur’
* Yargı eliyle yapılan bu siyasi operasyon; hukuk sistemine güveni zaten zayıf olan milletimizin adalete inancını daha çok sarsmış, kadim değerlerimizin ve kurumlarımızın daha da çürümesine yol açmıştır. Seçilmiş siyasetçilere karşı şafak vaktinde gerçekleştirilen, hepimizin kutsal bildiği aile düzenini yok sayan uygulamalar ve 35 yıllık diplomanın iptal edilmesine bile varan açık hukuksuzluklar millet vicdanında ağır hasara neden olmuştur. Ülkemize yaşatılan bu krizin onarılması, milletimizin iradesinin daha fazla saygısızlığa maruz kalmaması ve yargı süreçlerinin gerçek manada siyasetten uzak ve adil biçimde ilerlemesi, ülkemizin geleceği ve milletimizin vicdanı adına elzemdir.
‘Tespitleri ve çağrısı oldukça önemli’
* Adalet sistemimizin yoğun bir biçimde tartışıldığı ve yargıya olan güvensizliğin had safhaya ulaştığı bugünlerde, MHP genel başkanı sayın Devlet Bahçeli’nin çalışma arkadaşlarımla birlikte maruz kaldığımız yargı süreciyle ilgili tespitlerini ve çağrısını oldukça önemli buluyorum.
‘Türkiye’nin ekonomi, güvenlik ve adalet gibi ağır beka meseleleri var’
* Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına milletimizi ayrıştıran ve birliğimizi bozan bu manzara ile değil; İçeride terörsüz Türkiye ümidi, dışarıda ise ülkemizin birliğini tehdit eden odaklara karşı mücadele azmi ve gayretiyle girmemiz bir tercih değil açık bir zarurettir.
* Bölgemiz bir ateş çemberine dönmüşken, dünya siyasetinde on yıllardır görülmemiş bir paradigma değişimi yaşanırken, küresel iktisadi sistemin kuralları yeniden yazılırken Türkiye’nin birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde tahkim olmasından daha önemli bir meselesi yoktur.
* Sayın Bahçeli’nin açıklaması vesilesi ile şunu vurgulamak isterim; Türkiye’nin ekonomi, güvenlik ve adalet gibi ağır beka meseleleri vardır. Beka meselesi olmayan bir Türkiye’ye ulaşmanın yolu ise devleti güçlü ve etkin, milleti müreffeh, yargıyı adil kılmaktan geçmektedir. Toplumun temel haklarına dair bile endişe içinde olduğu, sisteme güvenini nerdeyse tamamen kaybettiği bir yerde güçten, refahtan ve adaletten bahsetmek söz konusu dahi olamaz.
* Güçlü, müreffeh ve adil bir Türkiye’ye ulaşmak için “Hak yemem, hakkımı da yedirmem” düsturuyla milletimizin hakkını gözetmek için zor ve uzun bir yola çıktık. Bu yolda bedel de ödesek, cefa da çeksek sonuna kadar mücadele edeceğimizden kimsenin en ufak şüphesi olmamalıdır.
* Türkiye herkes için gerçek anlamda demokratik ve adil bir ülke olmadan, istikrar da ilerleme de refah da sağlanamayacaktır. Bizim en büyük istek, umut ve gayretimiz; Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve aziz milletimizin hak ettiği refah ve adalete kavuşması içindir.